Kur’ân’a Aykırı Olmaz
Sahih hadisleri uydurma sözlerden ayırmak için Hadis Usûlü ilmince önemli ölçüler belirlenmiştir. Bunları kısaca özetleyelim:
1- Sahih hadis Kur’ân-ı Hakîm’e aykırı olmaz. Eğer aykırı ise bu söz uydurmadır. Peygamber Efendimiz (asm) Kur’ân-ı Hakîm’i hem tebliğ etmiş, hem açıklamıştır. Eğer bir söz Kur’ân’a veya sahih hadislere aykırılık teşkil ediyorsa o sözün uydurma olduğuna hükmedilir.
2- Sahih hadis, diğer sahih hadislere aykırı olmaz. Eğer bir söz sahih hadislerle çelişiyorsa, bu sözün uydurma olduğu kabul edilir.
3- Sahih hadis akla, sağduyuya ve tecrübe ile kazanılmış bilgilere ters düşmez. Eğer ters düşüyorsa bu sözün hadis olmadığına hükmedilir.
4- Sahih hadis tarihe ve tarihî olaylara ters düşmez.
5- Sahih hadis güvenilir hadis kitaplarında yer alır. Hadis âlimleri, hadis toplama işinde kılı kırk yarmışlar, çok hassas ölçüler içinde çalışmışlardır. Uydurma sözleri sahih hadislerden ayıklamak için hadis ilmi içerisinde ayrıca Cerh ve Tadil ölçüleri belirlemişler, bu ölçülerle hadis rivâyet edenlerin kimliklerini, kişiliklerini ve rivâyet ettikleri hadisleri çok ince ölçülere tabi tutmuşlar; sahih olduğu konusunda şüphe ettikleri hadisleri kitaplarına almamışlardır.
Âlimlerin Kabulü
6- Sahih hadis genellikle birden fazla sahabenin rivayetleriyle bir bütünlük oluşturur. Birçok kişinin rivayet etmesi gereken meşhur bir olayı bir kişi rivayet etmiş, diğerleri de yalanlamamış ise bu bir sıhhat ölçüsü kabul edilir.
7- Sahih hadislerin lâfzında veya manasında bozukluk bulunmaz. Hadis diye bilinen bir söz eğer lâfız veya mana itibariyle bozukluklar ihtiva ediyorsa, bu hadisin uydurma olduğu var sayılır.
8- Sahih hadisleri rivayet edenlerin râvîler zinciri güvenilir kimselerden oluşur. Râvîler zincirinde güvenilmeyen bir kimsenin bulunması o hadisin Hazret-i Peygambere (asm) ulaşıp ulaşmadığı konusunda şüphelere sebep olur. Böyle hadisleri hadis âlimleri süzüp çıkararak kitaplarına almamışlardır.
Bu ölçüleri hadis diye bilinen her söze tatbik etmek hiç şüphesiz hadis kürsülerinin işidir. Bizim burada herkese tavsiye edeceğimiz daha kolay bir yol vardır: Bir hadisin sahih olup olmadığını anlamak için, hadisin, güvenilirliği konusunda emin olduğumuz büyük hadis âlimlerinin kitaplarında yer alıp almadığına ve hadisle ilgili düştükleri nota bakmamız yeterlidir. Eğer yer alıyor ve sıhhat notu varsa sahih kabul ederiz. İmam Malik bin Enes, İbn-i Hibban, İbn-i Hüzeyme, Dârekutnî, Ebû Dâvûd, Ahmed bin Hanbel, İbn-i Mâce, Tirmizî, Neseî, Buhârî, Müslim, Dârimî ve sonraki dönem âlimlerinden İmam-ı Suyutî, İmam Nevevî, Aclunî, Aliyyü’l-Kârî sahih hadis derleyip toplamakta ehliyet sahibi oldukları ümmetçe kabul edilmiş âlimlerdir. Bu âlimlerin sahih dedikleri hadisleri itimat ederek sahih bilmemizde hiçbir sakınca yoktur.
Hadislerin Müteşabih Kısmı da Vardır
Diğer yandan, Kur’ân âyetlerinin müteşabih kısmı olduğu gibi, hadislerin de müteşabih kısmı vardır. Hadislerin müteşabih kısımlarını doğru yorumlamak gerekir. Said Nursî Hazretleri’nin ifâdesiyle müteşabih âyet ve hadisleri ya doğru yorumlamak, ya da teslim olmak şarttır. 1
Müteşabih bir hadisin ehliyetli bir âlim tarafından Kur’ân’a ve akla uygun şekilde yorumunu görmeden zayıf olduğuna hükmetmek doğru olmaz.
Meselâ “Levlâke...” hadisini Suyutî, El-Leâli’l-Masnûa 1/272’de; Aliyyü’l-Kârî, El-Esrâru’l-Merfûa 295 ve 296’da; Aclunî, Keşfü’l-Hafâ 2/164’te kaydetmişlerdir. Bu hadisi İmam-ı Nevevî, El-Ezkâr s. 15’te kayda almış ve izah etmiş; Aclunî, Aliyyü’l-Kârî, İbn-i Teymiye, Mevlânâ Câmî, Ahmed-i Cezerî, Mevlânâ Hâlid, İmam-ı Rabbânî ve nihâyet asrımızda Bediüzzaman Hazretleri bu hadisin değişik açılardan izahlarını yapmışlardır. Hadis; “çekirdek-ağaç-meyve” misaliyle Risâle-i Nur’un çeşitli yerlerinde anlaşılır bir üslûp içinde en kâmil açıklamasına kavuşmuştur. 2
O halde bu kadar âlimin itibar ettiği bir hadisin sıhhatinden şüphe etmek, şüphecilik hastalığından başka bir şey olmaz.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 315. 2- Bakınız: Sözler, s. 72, 215; Mesnevî-i Nûriye, s. 24, 38, 99; Lem’alar, s. 329.