Bilal Tunç: Eski Said Dönemi Eserlerinde yer alan Hutuvat-ı Sitte’nin Altıncı Hatvesinde şöyle bir haşiye var: “Allah kimseyi şaşırtmasın. Şaşırtırsa süründürmesin. Süründürürse çektirmesin. Çektirirse rezil etmesin. Rezil ederse sersem avare etmesin.” Bu haşiyenin açıklamasını yapar mısınız?”
İngiliz Siyasetine İstihza
Bediüzzaman Said Nursi bu veciz sözüyle, İngiliz siyasetiyle istihza ediyor. Malum, Bediüzzaman’ın efsane hayatından bir bölümü, 1920’li yıllarda İngiliz işgali altındaki İstanbul’da geçti.
İstanbul, 16 Mart 1920 ile 4 Ekim 1923 tarihleri arasında İngiliz işgali altındaydı. 9 Kasım 1922 tarihinde, Ankara Büyük Millet Meclisinde Bediüzzaman Said Nursi için “Hoşamedi” töreni yapıldığına göre, Bediüzzaman 9 Kasım’dan önce, İstanbul’un karanlık işgal yıllarında İstanbul’da bulunmuştur. Ve İngilizlere karşı ölümcül bir mücadele vermiştir. Bediüzzaman’ın İstanbul’daki mücadelesini tehdit gören İngiliz yönetimi kendisinin bulunduğu yerde öldürülmesi için kesin talimat çıkardılar.
Bunun üzerine Ankara hükümeti Bediüzzaman’ı ısrarla Ankara’ya davet eder. Fakat Bediüzzaman, “Ben tehlikeli yerde mücahede etmek istiyorum. Siper arkasında mücahede etmek hoşuma gitmiyor. Anadolu’dan ziyâde, burayı daha tehlikeli görüyorum”1 diye cevap gönderir.
Bediüzzaman Halka Cesaret Vermiştir
Bu dönemde Bediüzzaman Hazretleri İngiliz siyasetinin hile, fitne ve desiselerini haber veren Hutuvat-ı Sitte adında bir kitap yazmış ve 1920 yılında İstanbul’da bastırmıştır. Bu kitapta altı hatvede İngiliz oyun ve desiselerini deşifre etmiş ve Müslümanları İngiliz desiselerine kapılmaktan korumuştur.
İngilizler Müslüman halkın direnişini kırmak için ortalığa kirli ve moral bakımından gevşetici sözler salıyorlardı:
“Kader zalim değildir. Adalet eder. -Öyleyse size karşı muamelemiz zulüm değildir; buna razı olunuz. -Başka kâfirlere dost olduğunuz gibi bize de dost ve taraftar olabilirsiniz. -Size fenalık edenler sizi yönetenlerdir. -Sizi yönetenlerin maksatları din ve İslamiyet değildir. -Zaten hilafet de bizi destekliyor. -Bize karşı direnişiniz beyhudedir. Müttefikinizle beraber iken bile yapamadığınız şeyi şimdi nasıl yapacaksınız?”
Bediüzzaman da yazdığı risalede bu desiselerin hepsine tek tek cevap vermiş ve Müslüman halkı İngilizlerle mücadeleye teşci etmiş, cesaretlendirmiştir.
Altıncı Hatvedeki İstihza
Altıncı Hatve’de Bediüzzaman, İngiliz’in yalan, hile ve fitnesinin, hezeyana ve maskaralığa döndüğünü; İngiliz’in kof bir kuvvetle âlem-i İslam’ı istibdadı altında tutmaya ihtimal vermesinin, şeytan iken eşeğin eşeği olması demek olduğunu, “Hey ekpekü’l-küpekâ! Köpekten tekepküp etmiş köpek!” (ey köpeklerin köpeği olan köpekten köpekleşmiş köpek) ifadesiyle söylüyor.
“Madem ki öldürüyorsun; ölmek iki suretledir” diyen Said Nursi, 1- İngiliz’in ayağına düşerek ölmek, 2- İngiliz’in yüzüne tükürerek ölmek! Bu ikinci ölümün şehitlik olduğunu, İngiliz’in himayesini kabul etmenin ve onun himayesini kabil görmenin ahmaklık ve sefillik olduğunu, bunun imkânsız olduğunu haykırıyor.
Bunun ancak bir şaşkınlık olacağını ima ediyor. Burada koyduğu haşiyede ise cümlesini taçlandırmak için, “Allah kimseyi şaşırtmasın. Şaşırtırsa süründürmesin. Süründürürse çektirmesin. Çektirirse rezil etmesin. Rezil ederse sersem avare etmesin.”2 cümlelerini kullanıyor.
Bu müstehzi beddua ile Bediüzzaman hem İngiliz siyasetinin akim kalan dessas planı ile hem de İngiliz yönetiminin himayesini mümkün görenlerin çürük iradeleri ile istihza ediyor.
Dipnotlar:
1- Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Yönleriyle Bediüzzaman Said Nursî, s. 252, 253., 2- Eski Said Dönemi eserleri, Hutuvat-ı Sitte, s. 326.