Ankara’dan Hamdi Dinçer: “İşçi hakları ile ilgili Kur’ân’ın ve Peygamber Efendimiz’in (asm) ne gibi tavsiyeleri vardır?”
Ceko Etiz: “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır”1 ayetini ahiret için mi anlamalıyız yoksa bu âyet dünyalık çalışmayı da kapsıyor mu?”
NASIRLAŞMIŞ ELLER
Bir gün Hazret-i Muaz (ra) bahçesinde çalışmış, dönüşte Peygamber Efendimiz (asm) ile musafaha yapmıştı. Peygamber Efendimiz (asm):
“Muaz! Ellerin nasırlaşmış!” buyurdu. Hazret-i Muaz (ra):
“Evet ya Resulallah! Kazmayla toprağı kazıyorum. Çoluk çocuğumun nafakası için…”
Peygamber Efendimiz (asm) Hazret-i Muaz’ın (ra) alnından öperek:
“Bu eli Cehennem yakmaz!” buyurdu.
Yine bir gün genç bir dilenci çıka geldi. Peygamber Efendimiz (asm) Hazret-i Ali’yi adamın evine gönderdi. Evinde bir kilim ile boş bir tencereden başka bir şey yoktu. Peygamber Efendimiz (asm) o kilim ile tencerenin pazarda satılarak ip alınmasını emretti. Ardından dilenciye ipi uzatarak, “Dağlardan odun topla getir, pazarda sat! Kırk gün sana müsaade. Bu süre zarfında evinin ihtiyaçlarını biz göreceğiz!” buyurdu.
Adam odun sattı. Kazancı öyle bereketlendi ki, kırk gün sonra Medine’de ticarethane açtı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm):
“İpinizi alarak dağdan odun toplayıp satmanız, birisinden bir şey istemenizden daha hayırlıdır.”2
Hazret-i İsa Aleyhisselam’a bazen gökten sofralar iniyordu.
Bir gün havarilerinden biri: “Ya İsa! Cenab-ı Allah bizi ne çok seviyor. Bizi gaybından rızklandırıyor!” dedi.
Hazet-i İsa (as):
“Öyle deme! Cenab-ı Hak alınteri ile çalışıp kazananı daha çok sever. Size gelince… Size acıdığı için gaybından gönderiyor.” Dedi.
İŞÇİNİN HAKKI KUTSALDIR
Mağara hadisi olarak da bilinen uzunca bir hadiste Resulullah Efendimiz (asm) eski zamanda bir taşın düşmesiyle mağarada sıkışıp kalan üç kişinin yaşadıklarını anlatır. Bu kişilerin Allah’tan başka kimseleri bulunmamaktadır. Birbirlerine derler ki:
“Bir salih ameliniz varsa onu şefaatçi edin de Allah’tan yardım isteyin.”
Birisi anne babasına yaptığı iyiliği zikreder, diğeri harama gireceği anda Allah korkusuyla haramdan vazgeçişini zikreder. Üçüncüsü der ki:
“Rabbim, yanımda çok işçi çalıştırdım. Bir gün bir işçi, teklif ettiğim ücreti azımsadı, hak ettiği koyunu almadan çekip gitti. Ben onun koyununa baktım, çoğalttım. Seneler geçti ve büyük bir sürü hâline geldi. Bir gün bu işçi çıka geldi ve benden hakkını istedi. Ben de o sürüyü göstererek, ‘İşte bunlardır.’ dedim. ‘Ben fakirim, benimle alay etme!’ deyince; ‘Alay etmiyorum, bir koyunun çoğaldı ve bu hale geldi. Hepsi senin.’ dedim. Adam sevinerek bütün sürüyü alıp götürdü. Rabbim, bu işçinin hakkını Senin rızan için gözettim. Eğer bu amelimden razı olmuş isen, mağaranın ağzını açıver.”
Taş kaydı ve mağaranın ağzı açıldı.3
EN HAYIRLI KAZANÇ
Bu bilgi ve belgelerden sonra şunlar söylenebilir:
1-İş için ibadeti aksatmamalıdır. Bilhassa Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, ibadeti yapmakla bütün meşru işlerin de ibadet sayıldığını ve böylece bütün ömrün ahiret hesabına geçtiğini unutmamaktır.
2-Kazancın en hayırlısı alınteri ile çalışıp işe hakkını vererek kazanmaktır.
3-Çalışan insan karşılığını dünyada da, ahirette de mutlaka alır.
4-Hiçbir kimsenin çalışıp hak ettiği kazanç, rızası dışında başkasına yar olmaz.
5-İşçi haklarını gözetmek dünya için berekettir, ahiret için rahmettir. Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir.
6-İşçi haklarını gözetmeyen kul hakkı yemiş olur.
7-İşçiyi işe ortak saymak Allah’ın razı olduğu hukukî bir davranıştır.
8-İşçi işe hakkını vererek çalışır, işveren de işçiye hizmetinin karşılığını tam olarak ve zamanında öderse Allah her ikisinden de razı olur.
9-İşveren de, işçi de birbirinin hakkını gasp etmekten sakınmalıdır. İşveren, hangi suçu işlemiş olursa olsun, işçinin hakkını ketmetmekten kaçınmalı, işçi de zulüm görse dahi işverenin hukukunu çiğnememelidir.
Dipnotlar: 1- Necm Suresi: 39 2- Buhârî, Buyû, 15 3- Buhari, Buyû’ 98, İcâre 12; Ebû Dâvud, Buyû’ 29