Rabbimiz kudsî bir hadis-i şerifte, “Rahmetimi yüz parçaya böldüm, bir parçasını yeryüzüne indirdim” diyor. Gözümüzün ulaşabildiği her yere bakıp tefekkür ettiğimizde şefkatin gölgelerini, akislerini varlık âleminin her yanında görebiliyoruz.
Yeryüzüne dağılan rahmetin en yoğun göründüğü yansıdığı yer annelerdir, hiç şüphesiz. Bediüzzaman Hazretleri’nin belirttiği üzere, incir ağacı bile kendisi çamurlu su yerken, yavrularına/meyvelerine süt akıtır dallarından.
Hele de insan yavrusu için anne şefkati her türlü nazın, sıkıntının, çekilip taşıyacak zenginliğe, genişliğe sahiptir.
Babanın şefkatini tezahür ettirmesi ise fıtratı gereği anneden daha farklıdır. Kur’ân’da Hz. Yakup’un (as) oğluna duyduğu şefkat duygusu buna bir örnektir.
BİLİM DÜNYASI NE DİYOR?
Dünyada alanındaki çalışmalarıyla tanınan çocuk psikoterapisi ve oyun terapisi Profesörü Byron Norton, yaklaşık 30 yıldır yüksek lisans öğrencileri ve profesyonellere oyun terapisi eğitimi veriyor. Kanserden sık geçirilen gribal enfeksiyona kadar pek çok problemin çocuklukta yaşanan ilgisizlikten kaynaklandığını söylüyor. Ona göre anne babanın ilgi ve sevgisi ilâç gibi.
Bakın konu ile ilgili neler söylüyor:
“Şefkat ve sevgiyle çocuğu büyüten anne. Ona ihtiyacı olan her şeyi veriyor. Aralarında bir sürü dokunma var. Çocuk doğduğu andan itibaren hiçbir şekilde anneden ayrılmıyor. Zamanla anneden ayrılıyor ve dünya ile ilişkisi başlıyor. O zaman baba işin içine giriyor. Dünya ile olan ilişkiyi, sosyalliğin içinde nasıl olacağını gösteren kişi babadır. Ana taşları anne oluşturuyor, baba da modelleme yapıyor. Baba, sosyal becerileri gösterir. Ancak bir şey öğretme gayesinden uzaklaşarak çocukla oynamalılar. Sadece ilişkinin keyfi adına... Yine bir araştırmaya göre baba-çocuk ilişkisi iyi olan ailedeki çocuklar her zaman hayatta daha başarılı oluyor. Bu tür ailelerde baba çocuğu yargılamaz, korkutmaz.
Anne, iki yaşına kadar tamamen kritik, en önemli faktördür. Her türlü hastalığın önleyici ilâcı iyi bir annedir. Ancak anneler de sıklıkla kendi travmalarını aktarırlar, ebeveynliği de o travmalarla yaşarlar. Bu noktada biz devreye gireriz. Annenin çocuğu istiyor olması şart. Çocuğu kendisini kısıtlayan bir şey olarak gören annenin tavırları son derece olumsuz oluyor. Çocuklarını mutluluk kaynağı olarak gören anneler mutlu çocuklar yetiştiriyorlar. (Kaynak: Hürriyet, 29 Ekim 2012)
HÜLÂSA
”Çocuklarla 7 yaşına kadar oynayın, şakalaşın. 7-15 yaş arası arkadaş olun. 15 yaşından sonra kararlarınızla ilgili ona akıl danışın, istişare edin” diyerek bize çocuklarımızla oyun sohbet, yol arkadaşı olmayı öğütleyen Hz. Ali’yi (ra) gelin de hatırlamayın!