“Eşref-i mahlûkat” olarak yaratılan insanoğlu zengin cihazatlarla, hislerle donatılmıştır
Kişide kalp ve vicdan hâkim olup fıtrata uygun hareket ettiğinde varlık âlemi ile ahenk içinde olurken, hayvanî hisler hâkim olduğunda fıtrat bozularak varlık âlemi ile dengesiz bir ilişki ortaya çıkabilmektedir. Bunu inanan insanlar olarak net söyleyebiliriz. Çünkü gaflet anlarımızda o dengesizliği hissederiz. Her şey düşman, her şey bize karşıdır. Gaflet anlarımız Rabbimizle olan iman bağını unuttuğumuz zamanlardır. Uykuların en derini olan gaflet zamanlarımızda, gariptir ki kendimizi herkesten uyanık zannederiz. Kalp ve vicdan nefsanî hislere yenildiğinden hırsımızın, öfkemizin karanlığında kalakalırız.
Tâ ki imandan gelen güç desteğiyle uyanıp, hatamızı anlayıp tövbe ile temizlenme talebinde bulununcaya kadar devam eder bu halimiz.
Uyanmışızdır artık…
İman hayatımızı güzelleştirir, bizi günahların kirinden, pasından arındırır. İman varlık âlemindeki ahenkli frekansa uygun adım atmamızı sağlar. Hayata müsbet açılardan bakmayı, olan her şeyde hayırların hikmetlerin mevcudiyetini ihtar eder. Ne çare ki, iman hadis-i şerifte ifade edildiği gibi, “Bir gömleğin eskidiği gibi eskir” Yenilenmesi, tazelenmesi gerekir.
Yardımlaşma iyileştiriyor
Olaylara imanî açıdan bakmak, fıtratımıza “eşref-i mahlûkat” olarak dercedilen duyguların en verimli şekilde kullanımı anlamına da geliyor. Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye ölçüleri ile de bu hal tasdik ediliyor. Okuduğum bir araştırma haberi fıtrata uygun hareket etmenin insan psikolojisi üzerindeki etkileriyle ilgiliydi.
Haber şöyle: “ABD’deki California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, olumlu davranışları günlük hayatın bir parçası hâline getirmenin insan psikolojisi üzerinde ‘iyileştirici’ etkisi olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, depresyon geçiren ya da depresyona meyilli kişiler, başkalarına yardım ederek, nazik davranarak, sahip olduklarına şükrederek ve hayata iyimser bakarak kendileri hakkında daha müsbet düşünceler edinebiliyor. Olumlu düşüncenin iyileştirici etkisi sayesinde depresyonun ‘ilâçsız’ tedavi edilebileceğine dikkati çeken araştırma, depresif kişilerin günlük hayatlarının 10 dakikasını bile müsbet davranışlara ayırmalarının onlara uzun vadede yarar sağlayacağını vurguluyor. Depresyonun en önemli sebeplerinden birinin ‘olumlu düşünce eksikliği’ olduğunu kaydeden uzmanlar, başkalarının sorunlarına odaklanmanın kişiye kendi dertlerini unutturduğunu ve kendisini iyi hissettirdiğini belirtiyor. “
Araştırmaya göre, dünya çapında yaklaşık 100 milyon kişi depresyonla boğuşuyor. Bu araştırma, size de bütün himmetimizle kendimiz için yaşamaya başlarken, uzaklaştığımız Sünnet-i Seniyyenin, toplumsal hastalıklarımıza ilâç olduğunu hatırlatmıyor mu?