"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm ve kadın

Yasemin GÜLEÇYÜZ
25 Eylül 2019, Çarşamba
Bütün dünyada İslâm dinini kabul eden kadınların sayısı hızla artarken ‘’İslâm ve Kadın’’ üzerine fıtrat haberlerini de ibretle izliyoruz....

Dinimiz dili, rengi, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun bütün insanların yaradılıştan gelen donanımlarına uygundur. 

Arşivimizden derlediğimiz haberler İslâmın ‘insaniyet-i kübra’ dini olduğunun en açık delilleri hükmündedir:

 FEMİNİZM VE MÜSTEHCENLİK

‘’Müstehcenlik, bütün kadınlara zarar vermekte, aşağılık duygusunun yerleşmesinde yardımcı olmaktadır.’’

Bu sözler Batıda ortaya çıkan feminizm akımının önemli isimlerinden Catherine MacKinnon’a ait. Bir feminist olarak ‘’cinsel özgürlük’ taraftarı iken ‘’’Feminizm Unlashed’’ isimli kitabında MacKinnon feminizm hareketinin çözülüşünü ve başarısızlığını anlatıyor. ‘’Kadın müstehcen şekilde kameraya poz verince hür iradesini mi yerine getirdiğini zannediyor?’’ diye soruyor. 

Batıda yayınlanan çok satan müstehcen dergilerin ve bu dergileri satın alanların kadınları bir meta olarak kullandığını hatırlatıyor: ‘’Burada verilmek istenen mesaj, kadınları kullanmanın bir şirket kurmak kadar meşrû olduğudur’’ diye de ekliyor. 

İşte bu yüzden, MacKinnon bütün kadınların müstehcenlik aleyhinde olması ve bu yönde çalışmaları gerektiğini söylüyor. Fıtratını konuşturuyor.

HIRİSTİYAN DİN ADAMI GÖZÜYLE ‘’İSLÂM’DA KADIN’’

1980’li yıllarda Yeni Asya Yayınları arasında ‘’Eğer Allah İsteseydi’’ isimli kitabı çıkan Hıristiyan din adamı Michel Lelong ‘’İslâm ülkelerinde  çok kötü şartlarda olduğu söylenen kadının bizde çok iyi durumda olduğunu kim söyleyebilir?’’ diye soruyor. Cevabı şöyle: 

‘’Ben burada serbest olduklarını söyleyen, ama üzerlerinde yeni köleliklerin ağırlığını taşıyan kadınlarla sık sık karşılaştım. Bu kölelik zincirleri belki daha ince, daha kapalı, ama daha az tehlikeli değil.

‘’Başörtüsünü hiç çıkarmayan, bir meslek sahibi olmayan, bütün hayatını yakınlarına vakfeden bir Müslüman kadın hür mü? Evet. Hiç şüphesiz hür! Genç-ihtiyar, okumuş-okumamış, kendilerini tamamen hür sanan, ama başka bozulma ve baskıların esiri haline gelen bazı Batılı kadınlardan çok daha hür! Bu Batılı kadınlarsa, başkasına benzeme tutkusunun, modanın, reklâmın, işin ya da en azından sigara içmenin tutkunu  ve kölesidirler.’’

İsevî bir din adamı olan Michel Lelong’un gözlemleri ibretli. Öyle değil mi?

SUNUCU: EVA HERMAN

‘’Havva’nın İlkeleri ve Nuh’un Gemisi İlkeleri’’ isimli kitaplarıyla feministleri kızdıran Herman çocuk yuvalarının gereksiz olduğunu söylüyor. Çocuk sahibi olmak istemeyen erkekleri eleştiren ve anne olduğunda gerçek mutluluğu yakaladığını söyleyen Herman ‘’Hayatımda önceliklerimi yanlış koyduğumu bebek sahibi olduğumda anladım. 

Bir anne öğretmendir,  doktordur, teselli edicidir, nasihatçidir, danışmandır ve menajerdir. Bunları bilen işletmeler kadınları kullandılar. Kadınlar devletin boşalan kasası için çalıştırılıyor. Oysa ki toplumun korunması çok mühimdir. Kadın hürriyetini savunanlar buna engel oluyor’’ diyor. 

SYLVİANE AGACİNSKİ: FEMİNİZM KADINI ERKEKLEŞTİRDİ

Sylviane Agacinski de feminizmi eleştiren ünlü Fransız bir kadın felsefeci.  Cinsiyetler Siyaseti (Politique Des Sexes) adlı kitabında geçen yüzyılın ünlü Fransız feministi Simone de Beauvoir’ın görüşlerini tabir-i caizse yerden yere vuruyor:

“Simone de Beauvoir ve kendisinden sonraki birçok kadına göre, kadının gerçek anlamda hürleşmesi, annelik görevini reddedip, etkin, çalışan ve üreten fertler durumuna gelmelerinden geçiyordu. Hür olmanın doğru yolu, her şeyden önce ‘erkekler gibi’ olmaktı. Kadınlar gerçek yabancılaşmadan dişilikleriyle değil, dişiliklerine karşı çıkarak kurtulmak istediler… Oysa ki, annelik, bir hürlük ifadesidir. Dişiliği üstlenmek, öteki için kaygılanmak ve onun sorumluluğunu üstlenme kadının hürriyetinin biçimlerinden biridir. Kadın anne olduğunda sakatlanmaz, bir parçasını tutkuyla bütünler. Annelik, bir egemenlik alanı olarak yeniden yorumlanmalı ve bir güç olarak arzu edilmelidir.”

HÜLÂSA

Feminizmin doğduğu Batı dünyasında fıtrata dönüş yaşanırken, kimi Müslümanların onların beğenmeyip geri döndüğü yola ‘’İslâmî feminizm’’ hevesiyle koşması neden?

Bize düşen vazife doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu yaşamaya gayret etmektir. 

Öyle değil mi?

Not: Bizim Aile Dergisinin Eylül sayısından alınmıştır.

Okunma Sayısı: 3334
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı