Tarihçi Murat Bardakçı’nın 19 Mayıs ile alâkalı açıklamalarına göre devlet, bazı tarihî olayları anlatırken yer yer yalan söylemiş.
Anlatılana göre Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gelişi, daha önce Kâzım Karabekir Paşa’nın Trabzon üzerinden Anadolu’ya gönderilmesi gibi yine bir devlet projesi olduğudur. Öyle anlatıldığı gibi pusulasız, köhne bir vapurla gizli olarak değil, sağlam, izinli, içerisinde birçok resmî görevlinin olduğu 79 yolcu ile birlikte Samsun’a gelindiğini onlarca belge ile ortaya koymaktadır.
Bir devlet, bazı tarihî olayları anlatırken, kendi insanına niye yalan söyler, anlaşılır gibi değil. Tarih demek, belge ve doğru bilgi demektir, yoksa iş menkıbeye döner. Tarihi yazanlar, tarihteki bazı şahsiyetleri sevmeseler de tarihi doğru vermek zorundalar. Doğru tarih verildikten sonra, gerisi herkesin kendi tercihidir. Hem milyonlarca insan, hürriyet ve demokrasinin gereği her meselede devletin düşündüğü gibi düşünmek zorunda değildir, bu doğru da değildir.
Bu doğrultuda senelerdir verilen tarih bilgisinin tamamen doğru olmadığı görülmektedir. Yine, ortaya dökülen bilgiler doğrultusunda görüyoruz ki bazen düşman üretilmiş, bazen kahramanların adı gizlenmiştir.
Meselâ, Osmanlı’nın dağılma sürecinde, İstanbul hükümetinin Anadolu’da mücadelenin başlatılması için gönderdiği paşalardan ve bu doğrultuda yine 19 Nisan 1919’da Trabzon’a gönderilen Kâzım Karabekir Paşa’dan, millet olarak niye haberimiz olmaz? Meselâ, Çanakkale savaşlarında, kara zaferinden önce kazanılan, deniz zaferinin komutanları olan Esad Paşa ile Cevad Paşa’nın adlarını millet olarak niye bilmeyiz? Her sene kutlanan Çanakkale Zaferi’nde niye adları anılmaz?
Meselâ, senelerce hürriyetçi ve demokratlığı ile bilinen birçok dindar âlim ve mütefekkiri, Cumhuriyet düşmanı olarak göstererek niye yalan söylenildi? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış sürecinde, Hacı Bayram Veli Camii’nde yapılan duâlara ve meclisteki fotoğraflara bakılsa bile dindarların Cumhuriyete karşı olmadığı görülür. Durum böyleyken, bir Üstad Said Nursî’ye, Mehmet Âkif Ersoy’a ve daha nicelerine memleket niye dar edildi? Bir Kâzım Karabekir neden 1927 ile 38 arasında her gün karakola imza vererek yaşamak zorunda bırakıldı.
İstanbul’un işgali yıllarında, İstanbul’da İngilizlere karşı mücadele eden, Anadolu’da başlayan hareketi destekleyen Üstad Said Nursî ısrarla dâvet edildiği Ankara’da kendisine milletvekilliği teklif edildiği halde daha sonraları niye Cumhuriyet düşmanı olarak gösterildi. Osmanlı döneminden beri hürriyeti ve meşrûtiyeti destekleyen, “Hürriyet, Allah’ın insana verdiği bir hediyedir” deyip bu doğrultuda doğu illerini dolaşıp oradaki insanlara, hürriyetin ve meşrûtiyetin faziletlerini anlatan birisine hangi yalanlar ile niye zulmedildi?
Belki de bütün bunların cevabı, milletin değerlerine uymayan, içinde hürriyet ve demokrasi olmayan, yanlışlar ve yalanlar üzerine kurulan bir ideolojiyi milletin üzerine giydirmek içindi. Bu doğrultuda nicelerine zulmedildi, nicelerinin hakkı gasp edildi, nice tarihî olaylar çarpıtıldı. Hâlâ bugünün birçok yanlışının arkasında, baskılar üzerine kurulmuş bu ideolojik devlet olma yanlışlığı yatmaktadır ve hâlâ devlet milletine yalan söylemektedir.