Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Hani ciddiyet, nerede samimiyet...



Meclis'teki siyasîler ve onlarla bir bağlantılı şekilde hareket edenlerin, gündemde yer alan şu "türban/başörtüsü" hakkındaki söz ve davranışlarını hayret ve taaccüp ile takip ediyoruz.

Zira, maalesef ki iş çığrından çıkmış görünüyor.

Mesele, olabildiğince sulandırıldı... Ortada samimiyetten, ciddiyetten eser yok...

İşin muhtevası, mahiyeti unutuldu; şekil ve şema üzerinden habire ağız dalaşları yapılıyor.

Dinî inançla bağlantılı bir mesele, kavga, münakaşa, zıtlaşma sebebi haline getirildi.

"İnsanlar konuşa konuşa" edep ve âdâbı hakgetire... Yekdiğerine restini çeken çekene...

Millî iradenin tecelligâhı olan Meclis'te zuhûr eden çatlak, derinleştikçe derinleşti.

İlim yuvası olan üniversitelerde başgösteren gerilim, dün itibariyle had safhaya çıktı. YÖK Başkanı ile meslektaşları, ilk defa bu derece bir zıtlaşmanın içine düştü.

Allah hayretsin, ama bu gidişatın sonu nereye varacak böyle?

Bu ağız dalaşları ve giderek şiddetlenen zıtlaşmalarla kim nereye varmak istiyor, nereye varabilir?

Bir dinî vecibeyi yerine getirmek isteyen insanlarımızın sıkıntısı bu tarzda mı giderilmeye çalışmalıydı?.. Yok çene altı, yok çene üstü; yok iğneli olsun, yok iğnesiz olsun, falan filan...

Yazık, çok yazık...

* * *

Ciddiyetten de, samimiyetten de uzak gördüğümüz şu son "türban tartışması"nın içine bodoslamasına girmiyoruz.

İtidalden, sağduyudan, akl–ı selimden mahrum gördüğümüz bu düellonun dışında durmaya gayret ediyoruz.

Zira, dine/inanca taalluk eden bir meselenin, bu tarz kavga ve münakaşalarla hallolma yoluna gireceğini düşünmüyoruz.

Evet, bu gibi meselelerde "bilek güreşi" olmaz. Çare değil.

Bu zamanda "medenilere galebe çalmak" ancak ikna ile mümkün olur.

Aynen, 17 Haziran 1950'de Meclis'te görüşülen ve muhalefetin de ikna edilmesiyle halledilen "ezan meselesi"nde olduğu gibi...

Bu, önümüzde duran en mühim, en büyük ve en çarpıcı bir örnektir.

Bu örnek, benzer konular için de bir ölçü olarak ele alınmadığı ve kabul edilmediği takdirde, gelinecek nokta, kavga, gerilim ve kaostan başka birşey olmaz.

İşte, şimdi nazar–ı ibret ve hayret ile yaşanan gelişmeleri mesafeli bir şekilde takip ediyoruz.

Aynı zamanda, baştaki başlara da Allah akıl fikir ve kalplerine merhamet versin diyerek duâ ediyoruz.

İnanıyoruz ki, şu "tesettür meselesi" önünde sonunda hal yoluna girecek ve yaşanan mevcut sıkıntılar büyük ölçüde izale olacak. Fakat, öyle kavga–gürültü ile değil; belki itidal ve teenni ile gitmek, ciddiyet ve samimiyet içinde kalmak kayd–ı şartıyla.

GÜNÜN TARİHİ 2 Şubat 1925

"Takrir–i Sükûn"dan temin–i sükûta

Şeyh Said Hadisesi bahanesiyle iki sene evvel (4 Mart 1925) çıkartılmış bulunan ve sayısız idam kararına kılıf mahiyetinde kullanılan Takrir–i Sükûn Kànunu hakkında Meclis'te yeni bir oturum açıldı. Oturumda yapılan konuşmalardan sonra, bu olağanüstü kànunun iki yıl daha yürürlükte kalmasına karar verildi.

Böylelikle, başlangıçta bir–iki aylık süre için kullanılacağı ifade edilen bu kànun, tam dört yıl müddetle (4 Mart 1929'a kadar) yürürlükte bırakılmış oldu.

Oysa, Şeyh Said Hadisesi 1925 senesinin Şubat ayı ortalarında başlamış ve ancak üç buçuk ay kadar devam ederek 31 Mayıs'ta nihayete ermişti.

Diyarbakır'da kurulan Şark İstiklâl Mahkemesinin, 15 Nisan'da yakalanıp 26 Mayıs'ta sorguya çekilen Şeyh Said ve 46 kader arkadaşı için vermiş olduğu idam kararı ise, 28/29 Haziran gecesi infaz edildi.

Yani, bu tarih itibariyle "tehlike" bütünüyle bertaraf edilmiş durumdaydı.

Ancak, buna rağmen sıkıyönetim destekli Takrir–i Sükûn Kànununun dört yıl daha tatbik edilmesi sağlandı.

Asıl sebep, o günkü rejime muhalif olan, o günkü hâkim zihniyetle uyuşmayan herkesi susturmak, her sesi boğmaktı.

Nitekim, söz konusu kànunun tatbiki, sadece kan dökmeye sebebiyet veren Şeyh Said Hadisesine münhasır bırakılmadı, siyaset ve basın–yayın camiasını da içine alarak, acımasız kıyımlara devam edildi.

Aynı günler zarfında İstanbul'da neşredilen birçok gazete kapatıldı, muhalefet partisi TCF'nin merkez ve şubelerine baskınlar yapıldı, her taraf didik didik aranarak parti mensuplarına bir nevi gözdağı verildi. Nihayet, bu parti 3 Haziran tarihli Bakanlar Kurulu Kararıyla kat'î sûrette kapatıldı. İleriki zamanlarda ise, hemen hepsi de İstiklâl Harbi kahramanı olan parti yönetim kadrosunun başına gelmeyen kalmadı.

Sonunda, kâğıt üzerinde 4 yıllık bir ömre sahip görünen Takrir–i Sükûn Kànunu, ülke genelinde tam 20 yıl (1925–45) müddetle "temin–i sükût"a, yani farklı olan herkesi susturmaya yönelik olarak tatbik edilmiş oldu.

02.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.02.2008) - 'Dine aleyhtarlık meyli' ne zaman hortlar?

  (31.01.2008) - İzmirli’nin 94 yıl önceki tesettür makalesi

  (30.01.2008) - Çeteciler ne iş yapar?

  (29.01.2008) - Ne dindar, ne laik kesim memnun

  (28.01.2008) - Şahlanış mitingine katliâm kurşunları

  (26.01.2008) - 93 Harbi'nin hâşiyeleri

  (25.01.2008) - 93 Harbi'nde Halidîler'in cihadı

  (24.01.2008) - Maskeli çeteciler

  (23.01.2008) - 'İrtica'dan 'simge'ye yüz yıllık kavga

  (22.01.2008) - Bağıra çağıra değil, "sırran tenevveret"

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri