"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur ve şahsî kemâlat

Adil Özbakır
02 Haziran 2018, Cumartesi
Risale-i Nur’daki şu ifadeler şahsî kemalata çalışmanın önemine ve gerekliliğine işaret etmektedir;

“Demek insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir”1

Her insanın, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını, dolayısıyla da ebedî saadeti kazanabilmek için şahsî kemalatına çalışmasından daha faydalı bir şey yoktur elbette. Şahsî kemalata çalışmak, verilmiş olan maddî manevî lâtifelerimizi istikamette kullanıp sermayemizi ebedî bir hazineye çevirmeye ve hakikî yurdumuz olan ahiret memleketine insanlık mertebesinde varabilmeye gayret etmektir.

Yine Risale-i Nur’daki ‘’Hayvaniyetten çık cismaniyeti bırak, kalp ve ruhun dereceyi hayatına gir’’ ifadeleri de; şahsî kemalata çalışmanın, hakikî insanlık mertebesine bir yolculuk olduğunu beyan eder. Kalp ve ruhun o geniş ve yüksek mertebeleri ancak insanın mahiyetine konmuştur. Gayret edip o âli mertebelere çıkması da insanlığının ve yaratılışının gereğidir. Tekemmül edip imanla kabre girmekten daha ehemmiyetli bir meselesi de yoktur elbette.

Fakat, insanın ebedî hayatı ve kurtuluşu için bu denli ehemmiyetli olan şahsî kemalâta ferdî olarak çalışmaktan daha da üstün ve menfaatli olanı, Risale-i Nurlar’la İmana ve Kur’ân’a hizmet etmektir. İşte bu sebeple Bediüzzaman Hazretleri, ahiretine yalnız başına çalışmak için çekilmeyi murad ettiği Erek Dağı’ndan alınıp Barla’ya sürgün edilmesine, Kader adalet etti der. Bu mübarek ve Müslüman memlekette kırk kişiden yalnız birkaç kişinin imanla kabre girdiği bu dehşetli zamanda, sen yalnız kendi ahiretine ve şahsî kemalatına çalışamazsın diyerek adalet eden Kader, Barla’yı milyonlarca ehli imanın şahsî kemalatına da en kuvvetli bir vesile olan Risale-i Nurlar’ın nuranî bir merkezi haline getirmiştir. Ve şahsî ibadetlerle ve sevaplı amellerle ferdi olarak sadece kendi ahiretine çalışmaktan daha ehemmiyetli olanın, Risale-i Nurlar’la imana hizmet etmek olduğunu kesin bir şekilde göstermiştir. Üstad Hazretleri; Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle “Yaz Gardaşım” demiş ve  bir şahsî kemalât yerine milyonlarla şahsî kemalatlara ve ebedi saadetlere vesile olmuşdur Elhamdülillah.

“Bu şehre bir kutup bir gavs-ı âzam gelse ‘Seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım’ dese sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın” (Kastamonu Lâhikası) ifadeleri de, Risale-i Nur’la hizmetin, ne denli ehemmiyetli ve menfaattar olduğuna işaret eder. Sağlam surları düşman toplarıyla sürekli dövülen bir şehrin içerisinde kendine muhteşem saraylar yapmaktan çok daha efdal ve zaruri olanı, düşmanın hücumu altında bulunan surları yıkılmaktan muhafaza etmek için nihayetsiz bir fedakârlıkla düşmana karşı koymaktır elbette. Surlar yıkılırsa o muhteşem saraylarda yıkılacaktır çünkü. İşte bu sebeple surlarda düşmanın sızabileceği en küçük bir delik dahi açılmaması için fedailerin yardımına koşulmalı, saflar sıklaştırılıp, birlikte daha güçlü hareket edilmeli ve yılgınlığa tembelliğe düşüp vazifenin aksamasına dolayısıyla da düşmanın galibiyetine engel olunmalıdır ki çoluk çocuğumuz, malımız mülkümüz ecnebi postalları altında kalmasın, muhteşem hanelerimiz de başlarımıza yıkılmasın.

Üstad Hazretleri, Risale-i Nur’la hizmetin ne kadar kıymettar olduğunu yine şu ifadelerle beyan eder:

“Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maîşet meşgalesi hengâmı ve şuhur-u selâsenin çok sevaplı ibader vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zararına bir atalet, bir fütur ve tefakkuf başlar”2 

Elhasıl, bu ifadelerden de anlıyoruz ki, şu mübarek aylarda seksen sene manevî ömrü kazandıracak kadar şahsi kemalata katkı yapan çok sevaplı ibadetler dahi, Kur’ân’ın bütün surlarını muhafaza vazifesi yapan Risale-i Nur’un hizmetine tercih edilmemeli. Hep birlikte Nur’un hizmeti dairesinde ihlâsla, nihayetsiz bir fedakârlıkla çalışmalı, Ve kati bilmeliyiz ki, maddî manevî bütün lâtifelerimizi kemale ulaştıracak en kısa ve keskin yol da yine Risale-i Nur’dadır.

Dipnotlar: 

1- Sözler. 2- Emirdağ Lâhikası.

Okunma Sayısı: 4701
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı