"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rehberin, gençliği…

Adil Özbakır
03 Şubat 2024, Cumartesi
Ekseriyetin, özellikle de büyüklerimizin sıklıkla dile getirdikleri bir söz var.

Cevabı aranılması, çözüm nedir diye üzerinde kafa yorulması lazım gelen bir soru cümlesi aslında bu söz. Fakat, büyük bir çoğunluk tarafından bu gençlik “Adam olmaz” manasında dile getirildiğinden, cevabı bulunması gereken, dolayısıyla da “bir şeyler yapılmalıdır” hakikatini ifade eden bir cümle olduğu da fark edilmemektedir galiba.

Evet, meşhur olmuş bu söz “Ne olacak bu gençliğin hali?” Çoğunluğun dilinde, bunlar artık “Adam olmaz” manasında uzun zamandır seyahat eder durur bu söz. İyi de,”Adam olmaz” denilen bu gençlik gökten zembille inmedi ya. Bu gençliği öncelikleri iyi bir iş, ev, araba yani dünyalık kazanımlar olacak şekilde yetiştirenler, ne olacak bu gençliğin hali sözünün sahibi olanlar değil midir? 

Yetmiş seksen senelik fani hayatlarını refah içinde geçirmeleri için sarf edilen enerjinin ve maddi imkânların kaçda kaçı ebedi hayatlarının kurtulması yolunda sarf ediliyor? Yanlış anlaşılmasın, vazifeler tam manasıyla yerine getirilseydi, netice kesinlikle başka şekilde değil elbette söylediğimiz. Takdir, tedbire tabi değildir elbette. Fakat bizim işimiz vazife yapmaktır. O nedenle netice ne olursa olsun vazife yapmakla mükellefiz. Çünkü her geçen gün daha da tutuşturulup alevleri gökleri çıkarılan bu dehşetli ateşin içine hapsedilip yok edilmeye çalışılan bizim evlatlarımız, yani bizim imanlarımızdır.

Bediüzzaman Hazretleri, bu hakikati şu sözlerle açıkça ifade etmektedir: ‘‘Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor imanım tutuşmuş yanıyor.” 

Evet, yakılmaya çalışılan, gençliğin ve evlatlarımızın değil, bizlerin imanlarıdır, hakikatte.

O halde soru şu olması lazım, ne olacak bizim halimiz?

İşte bu nedenle “Ne olacak bu gençliğin hali?” sözü ara sıra vazife bulunan geniş daireleri değil, sürekli vazife yapılması gereken dar daireyi ifade etmektedir. Çünkü dairenin dar ve ya geniş oluşu zaman, mekân ya da büyüklük küçüklük ile değil yapılan işin mahiyeti ile alakalıdır. İman, Kur’an hizmetleri yapılan bu dünya dairesi, dar daireyi ifade ederken, malayani, boş ahiretimize hiçbir faydası olmayan işlerin yapıldığı küçücük hane dairemiz ise geniş daireyi ifade etmiş durumdadır.

Evet, hal gerçekte bizim halimizdir ki sürekli vazife yapmakla, yakılmaya çalışılan imanlarımızı kurtarmakla mükellefiz, ta ki çok sevdiğimiz hayatlarımız ve evlatlarımız ebedi olarak zayi olmasın.

Vazifenin ne olduğunu ise, Bediüzzaman Hazretleri tarafından yukarıdaki cümlenin devamında şöyle ifade edilmiştir: “O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum…”

Evet, koşmak lazım yürümeye ve oturmaya vakit yok, çünkü yolculuk hız kesmiyor ölüm ölmüyor, kabir kapısı kapanmıyor. Bir an dahi olsa imanlarımıza hücum etmekten geri durmuyorlar. İmanı sağlam bir şekilde elde etmeye çalışarak kabre girmekten başka çare de yok.

Bediüzzaman Hazretleri, içerisine düşürülmeye çalışıldığımız bu dehşetli imansızlık yangınından Rehber’in (Gençlik Rehberi) iman ve Kur’an hakikatleriyle kurtulabileceğimize kanidir. Evet, bu zamanda en kuvvetli çare, bütün şüpheleri ortadan kaldıran, akıl kalp ve bütün hissiyatımızı tam tatmin eden Rehberin yani, Risale-i Nur’un imani ve Kur’ani hakikatleridir.

Bu ifadelerin kesin delili, imanlarını Gençlik Rehberi’nin Risale-i Nurun hakikatleriyle muhafaza eden, kurtaran “Rehberin” milyonlarca gençliğidir.

O halde, bu büyük nimetin fiyatı olarak bu hakikatleri tüm muhtaçlara ve ehillere ulaştırmakla da vazifeliyiz aynı zamanda. Çünkü nimet şükür ister ve bu en büyük nimeti elde etmiş olan “Rehberin Gençliği’’ bütün bu hakikatleri muhtaçlara ulaştırmaya koşmak ile bu şükrünü eda edebilir.

İşte bu nedenle Rehberin Gençliği (Yaşları ne olursa olsun tüm Risale-i Nur talebeleri bu ifade içinde dâhildir elbette) Risale-i Nur’un yani iman Kur’an hakikatlerinin ilanını, yaratılışlarının asıl amacı olarak bilir, maddi manevi tüm imkânlarını da seferber ederek ömürlerini bu istikamet üzere yaşamaya gayret ederler

Okunma Sayısı: 1281
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı