“Kız İmam Hatip Lisesi öğrencilerini stada götürüp ‘ben seni ömrümce unutamadım’ şarkısına eşlik ettirmek hangi aklın ürünü?”

Aspor TV kanalındaki görüntülerde Sivasspor maçı için stada götürülen başörtülü kızlar görünüyordu. 

Soru anlamlı görünmeyebilir. İzahı da zor. Bu sebeple konu hakkında yazmayı düşünmüyorduk.

Ancak önceki gün yayınlanan valiler kararnamesinde Afyonkarahisar Valisi olarak başörtülü bir hanımefendinin atandığını duyup mutlu olunca o kızları ve baş örtüsü ile temsil konusunu da yazmak gerektiğine karar verdik.

Türkiye’nin ilk başörtülü hanım valisi olma şerefine de sahip olmuş olan Kübra Güran Yiğitbaşı’nı tebrik ediyoruz. 

Zor bir görev üstlendiğinin elbette farkındadır. 

Vali olmak zordur. 

Hanım vali olmak ayrıca zordur. 

Başörtülü hanım vali olmak ise apayrı bir zorluk ve güzelliktir. Hele ilk olunca…

Kendisi bu özellikleriyle başörtülüleri de temsil etmiş olacaktır. Bunu istememiş olabilir ama böyle olacaktır. 

Başörtülü hanım valiler çoğaldığında bu temsil yükü omuzlarından kalkabilir o ayrı mesele. Ama ilktir, şimdilik tektir ve dolayısıyla temsil görevi ağırdır. 

Başörtüsü bir şeairdir ve dine hizmet ettirilecek bir alemdir. 

Başörtüsünün dine hizmet edebilmesinin ilk şartı da başörtüsünü siyasete alet etmemektir. Muhtereme vali umarız bunu başarır. 

Bilhassa AKP ile siyasi rekabet içinde olan yerel siyasetçilerle ve AKP’ye mesafeli denilebilecek olan sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerini nasıl kurgulayacağı en önemli meselesidir. 

Biz kendisine, Bediüzzaman’ın “adi valilere bedel evliya aktablarına merci oldular” dediği mübarek neslin hakiki vazifesini de bu vesileyle hatırlatmak isteriz. (Bir kopya: Vali ve veli/evliya kelimeleri aynı köktendir. Aynı gövdeden çıkan iki daldan biri olan ve Muaviye’nin temsil ettiği “vali dalı” ile manevi Ehl-i Beyt’in temsil ettiği “veli dalı” arasındaki manevi hiyerarşi farkını da göstermesini dileriz.)

Kıyafet üzerinden gelen temsil meselesinin en nazik boyutu, imam hatipli ve İlahiyatlı olduğu bilinen başörtülü hanımların neyi nerede nasıl yapacağı meselesi. 

Bu konunun fıkhî boyutu bizi elbette aşar. Hanımların ve ehlinin bileceği iş.

Ama temsil meselesinde sınavın önemli ölçüde zorlaştığını da görüyoruz. 

Doğrusunu yapmak ve göstermek de öncülere düşüyor.