İki sene önce havuzun dibinin parlak beyaz medyasında küçük mü küçük bir gazeteci aynen şunları söylemişti:
“Erdoğan karşıtı herhangi biri seçilirse hepimiz yargılanırız, seri tutuklamalar başlar…”
Sözlerini bu minvalde sürdürmüş ve netice olarak “Erdoğan giderse Türkiye’de hukuk biter” demeye getirmişti.
Diğerleri de “sen bu sözü nasıl söylersin” diye sormamışlardı. Aynı telden çalmasına seyirci kalmışlar ve hatta kendi tamburlarıyla iştirak etmişlerdi.
Biz izleyince şaşırmıştık.
Bu hesaba göre Türkiye’de adalet ancak AKP iktidarda iken sağlanabiliyor ve muhalefet demek zulüm demek.
Yok, hayır, AKP ile bile değil, adalet ancak Erdoğan hayatta ve iktidarda iken sağlanabiliyor.
Cepheleşmenin her türlüsünü gördük sanıyorduk. Meğer dibine daha varmış.
Bunların kafasındaki Erdoğan, sanki bir Hazreti Süleyman.
O ki tepenin başında, asasına yaslanmış olarak durmaya devam edecek.
O öyle durmaya devam ettikçe onu hayatta ve iktidarını sağlam zanneden köleleri de ondan korkusuna adalet dağıtmaya devam edecek.
Üstelik onun asası kızılcık dalından olmadığı için yüz sene sonra asanın çürümesi ve saltanatın yıkılması riski de yok.
Asası çelikten, çarığı demirden…
Bunlara zaten hep acıyoruz da bunları izleyen ve “makul şeyler söylüyorlar” zanneden zavallılara acımak gerekir mi?
Şu da var:
Bu saçmalıkların zıddında da bazı başka saçmalıklar var.
Bilhassa “…öcü” damgasının bir kısım mağdurları…
Neye sarılacaklarını şaşırmış durumdalar. Onlar da AKP ya da Erdoğan giderse hukuk hemen geri gelir zannediyorlar. Hatta bazıları kör intikam peşinde.
Hâlbuki onların bir kısmı bir zamanlar ETÖ dâvâlarında haksızlıkları ve yanlış gidişatı yazıp söylediğimizde, bize “ne diye yürüyen tekere çomak sokuyorsunuz” diyerek kızacak kadar gözü dönmüş durumdaydılar.
Bugünkü hukuksuzlukların temelinde onların o günlerde ortaklaşa yürütülen o zulme sessiz kalması ve hatta zulmü adalet zannedip alkışlaması yatıyor.
O zamanlarda bazıları, haram helâl ayrımını dahi bir kenara bırakarak “bırakın Türkiye büyüklüğünü göstersin, gösterebildiği her yolla” diyorlardı.
Ya da bazıları “bağırsak temizliğinin nerede ve ne kadar kokutarak yapıldığı önemli değil” diyorlardı.
Oysa adalet herkese lâzım.
Bugüne gelirsek.
AKP gidince adaletin bugünkünden daha iyi olacağını umuyoruz. Ummak istiyoruz. Biz o zaman bu küçükler için de adalet isteyeceğiz.
Onlar bize ve bizim gibilere peşin hükümle haksız ve yersiz düşmanlık etmiş olsalar da…