Not: Bu yazı 365 günlük takvimin ne olduğunu bilmeyen 40 yaş altı için uygun değildir!
Gündoğumu mahalli her gün biraz değişir, ama kıyamet yaklaşmadıkça tamamen değişmez.
Günün sözü takvimden takvime, günden güne değişir. Zenginliktir. Bazısı bundan ders alır, bazısı bundan ibret alır…
Günün yemeği takvimden takvime, keseden keseye değişir. Hepsi keyfe uygundur. Bazısı onun keyfine bazısı bunun damağına…
“Bugün doğana ne isim verelim” sorusunun cevabı da takvimden takvime, günden güne değişir. Ama hepsi kendisine göre güzeldir. Beğenene lâf edilmez.
Günün doğrusuna gelince;
Bazı doğrular kişilere göre değişebilir. Bu doğru.
Zira insan değişir. Hem tekâmül etmek güzeldir.
Bazı doğrular zamana göre değişebilir. Bu da doğru.
Zira, evet, bakış açıları değişir. Ufuk açmak zenginliktir.
Ama dünkü doğru aynı kafada bugün yanlış oluyorsa, dünkü yanlış bugün doğru sayılıyorsa… durup düşünmek lâzım, değil mi?
Akşam yatarken herhangi bir konuda “doğru budur” diyenin, sabah kalkınca “yok bu doğru değil, şimdi bu doğru” demesi ne kadar doğrudur?
Bu doğrucuya ne kadar itibar edilebilir?
Rüyalar ve rüya gibi hayaller ve hayal kadar hakikî gerçekler ne kadar gerçektir ki, onlara güvenerek doğru ve doğrultu belirlenebilsin!
Böyle yapanın doğruluğuna ve doğruculuğuna ne kadar itimat edilebilir?
Hele başkalarının doğrusunu kendi doğrusu sayan ve sanan ve bu sebeple günlük olarak doğrultu değiştiren doğrucuların doğruluğundan kim ne kadar emin olabilir?
Doğrunun zıddı nedir? Yanlış mı, yamuk mu, eğri mi?..
Bir doğru uzayda nereye giderse ve ne kadar giderse doğru gidebilir?
Doğrucusu sık değişenin doğrusuna güvenilmez.
Düşmanı sık değişenin dostluğuna güvenilmeyeceği gibi.
Ama…
Doğru eğer hakikate dayanıyorsa ve Hakk’a gidiyorsa eğrilme ihtimali yoktur.
Prensibi hakikatten ibaret olanın doğruları değişmez.
Pusulası sağlam olan, yönün doğrusunu bilir.
Hele kuzey kutbunda duranın, güneyi parmağıyla gösterebilmek için, bırakın pusulayı, göze bile ihtiyacı yoktur. Yeter ki bastığı/durduğu yerin kıymetini bilsin!