“AKP giderse din düşmanları gelir”cilere karakoz verecek türden zulmettopu gibi bir gündemimiz daha oldu önceki gün.
Kayseri’deki 2. Ana Bakım Fabrika Müdürü Alaybayı İlhan Coşkun’u birileri tam coşturmuş.
Albayımız, bir yazılı emirle, “ideolojik amaç simgeleyen çağdışı kıyafetler”le fabrikaya ve lojmanlara girişi yasaklamış, hem de herkese.
Rivayete göre daha sonra “sehven imzaladım” diyerek geri adım atmış ama açığa alınmaktan kurtulamamış.
Olayın arka planını bilemiyoruz. Ama Türkiye’nin ve dünyanın geldiği nokta ortada.
İran’da kıyafet özgürlüğü tartışmaları ve gösterileri üzerinden yapılıp edilenler dünyanın gözünün önünde cereyan ediyor.
Türkiye’de resmî din görevlilerinin kıyafete ilişkin sınırlayıcı fetvalarının ve bazısı meczup bazı sakallı-sarıklı şahısların sosyal medyada dolaşan “kıyafet üzerinden ahlâk”çı söylemlerinin toplumdaki yansımaları da ortada.
“AKP’nin görünüşte dinciliğine ve ahlâkçılığına tepki olsun” diye yapılan hadbilmezlikleri de zaten hepimiz görüp duyuyoruz.
Tam da böyle bir hengâmede, bu albay bu saçma işi neden yapmış olursa olsun, bu çıkışının siyaseten ilk planda kime yarayacağı belli.
AKP’liler ve AKP’ciler hemen “biz gidersek onlar geri gelir” diyecek. Sanki “onlar” bir yere gitmişlermiş gibi!
“Galiba bu albay siyasete girmek istiyor” diyeceğiz ama “bu zamanda hangi parti onu alır ki” denecektir. Cevap haklıdır.
“Yürek yemiş” desek “çıkaracağı yüreği neden yesin ki” denecektir.
AKMHP iktidarının büyük ortağı olan ve bir zamanlar “başörtüsü sorunu”nu kendi başörtülü milletvekilinin başörtüsünü ilk gün çözdürerek “çözen” MHP’nin bu türden meseleleri şimdi nasıl çözeceği çok da önemli değil.
Ama muhalefetin ne diyeceği bizce önemli.
Son sekiz on senede muhalefet bu konularda AKP’ye koz vermemeye adeta yeminli. Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi üzerindeki başarısı göz kamaştırıcı. AKP trollerinin ve bilhassa troliçelerinin çıldırmasının bir sebebi de bu.
Yorum yapıyorlar ve yapacaklar:
“Bakmayın siz muhalefetin bugününe, onların mazisi kirli” diyecekler. Üstelik kendi mazilerini de unutarak.
Hatta “Bakmayın siz muhalefetin konuşmadığına, aklından geçenleri biz okuduk. Onlar iktidar olursa bu albayı terfi ettirecek” diyecekler.
Hep saçma, hep saçma…
Hem soralım: “Biz gidersek dinsizler gelir” diyen güya dindar siyasetçilerin ve bürokratların gitmemek için yapıp ettiği yanlışlarla dine verdiği zararı kaç dinsiz-imansız iktidarda bir araya gelse verebilir?
Dünkü yazımızda bahsini ettiğimiz içi boş laiklik sevdası ve M. Kemal hayranlığının müsebbiplerine bu konuda yeni bir koz veren ve verecek olan bu zarardan da manen ve müteselsilen mesuldür.
Siyasilerin ve bilhassa Altılı Masa’nın dikkatine…