"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kadın mı daha eşit, erkek mi?

Ahmet BATTAL
20 Mayıs 2014, Salı
Son yazımızda hanımların mahremiyete temas eden davranışlarını ve bu sahadaki bazı çelişkileri değerlendirdik.
Bazı okuyucularımız belki de haklı olarak “iffet sadece kadına mı has, neden sadece ondan bekliyorsunuz” sorusunu sordular.
Elbette kadın gibi erkek de iffetini muhafaza etmeli ve mahremiyeti ihlal eden davranışlardan kaçınmalı. Bu tamam, ama acaba fark sıfır mı ki hüküm eşit olsun?
Bu vesileyle başlıktaki garip soru aklımıza geldi.  
Evet soru yanlış.
Herkes eşit ise neden kadınlar daha eşit olsun ki. Zaten herkes eşit.
Herkes eşit ise erkeklerin daha eşit olması diye bir mesele de yok ve olamaz.
O halde eşitlik hukukta olmalı.
O halde eşitlik eşitler arasında olmalı.
Eşit olmayanları da hukuk eşitlemeye çalışmalı.
Ama…
Fıtrat farklılıklarını görmezden gelmek mümkün değil.
Boy, kilo vs. gibi cinsiyet de bir fıtrat meselesi.
Cinsiyet farkı nasıl fıtrî ise farkın sonuçları da öyle fıtrî.
Ama bazıları farkı fıtrî görmelerine rağmen farkın sonuçlarını fıtrî görmeye yanaşmıyorlar. Böylece aslında farkı fıtrî görmeyi de becerememiş oluyorlar.
Bu konunun tartışıldığı bazı yerlerde şu tür bir cümle duyabilirsiniz.
“Bir erkek birden çok kadınla evlenebiliyorsa bir kadın da birden çok erkekle evlenebilmeli. Eşitlikse eşitlik!”
Farkı görmezden gelmenin sonucu işte bu cümle.
Bu düşünüş biçimi görünüşte son derece mantıklı bir kurgu. Oysa hakikatte durum hiç de öyle değil.
Neden?
Çünkü, insan insan olalı beri kardeşiyle evlenmiyor. Böyle bir şeyi düşünmek bile vicdanı tefessüh ettiriyor.
Kardeşle evlenmemeyi garanti etmenin yolu nedir?
Elbette tek yol, evlenecek kişilerin ve aslında her doğan çocuğun kendi ana babasının ve dolayısıyla kardeşlerinin kim olduğunu bilmesini sağlamak.
Bunun yolu ise kadın ile erkeğin fıtratını ve fıtrat farklılığını nazara almak.
Bakınız fıtrat ne diyor?
Bir erkek aynı vakitte yüz kadınla da evli olsa her bir kadının doğuracağı çocuğun hem anası hem babası bellidir. Bu durum erkeğin “inhisar altına alınamaz” oluşunu da açıklar.
Oysa bir kadın aynı dönemde –bırakınız dördü veya yüzü- iki erkekle bile evli olsa doğuracağı çocuğun babası ya o ya budur ve dolayısıyla belirsizlik başlar.
Belirsizliğin arkasından sahipsizlik gelir. Zira erkek “bu çocuk benden olmayabilir, o halde çocuktan bana ne, annesinden bana ne” demeye başlar. Sadakat biter, aile biter, insanlık biter, kedi-köpek sevicilerin ortaya çıkardığı medeni canavarlık başlar.
O halde kadın için tek erkek ile bağlılık ve tek erkeğe bağlılık yani inhisar mecburiyeti var. “Ana babayı bilme hakkı”, annenin tek eşli olmasını gerektiriyor.
Baba için ise böyle bir mecburiyet yok.
Bu fıtrat tablosunda görünüşte anne esir, baba hür.
Oysa hakikatte anne iffetini muhafaza ederse sadakat sembolü oluyor. Neslin sağlıklı devamı adına vazifesini yapmış oluyor. Baba ise iffetini muhafaza ettiğinde sadece muhafaza etmiş oluyor.  
“Eşitlik isteriz” diyenlerin kulakları çınlasın.
Sözümüz onlara:
“Kadın olarak ve bilhassa anne olarak zaten üstünsünüz, neden eşitlik isteyerek fıtrata aykırı bir tutuma giriyorsunuz?”
Kim verdi size bu gazı?

Okunma Sayısı: 2569
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa özgür

    22.5.2014 16:34:00

    Hocam bence siz burada çok eşliliği (erkekler tarafından) meşru ve olağan bir durum gibi gösteriyorsunuz. Hiç bir hanım doğası ve onuru gereği eşini ,erkeğini başka bir hanım ile paylaşmak istemez.

  • ayşe dost

    20.5.2014 21:36:00

    demek istediğim şeyi yanlış yere çekip doğru şeyler söylemişsiniz. yalnız bahsettiğim iffet sadece hanımlara mı mahsus meselesi zannediyorum yukarıdaki yazınızda cevap bulmadı. temas ettiğim nokta şuydu; bir hanım özellikle başörtülü(dikkat edin tesettürlü demedim başörtülü dedim) bir hanım toplum içindeki davranışlarına azami dikkat etmeli, ama muhafazakar olan(olduğunu iddia eden) bir erkek de dikkat etmeli. mesela, başörtülü bir hanımın sosyal medyada fotoğraflar paylaşıp özel hayatını aşikar etmesi ne kadar nahoşsa muhafazakar bir erkeğin aynı şeyi yapması da o kadar nahoştur. başka bir örnek; bir erkeğin sakız çiğneme, şarkı söyleme gibi faaliyetleri toplum içinde yapması bir hanımın aynı şeyleri yapmasında olduğu gibi uygun değildir. ezcümle, bazı hassasiyetler fıtratın değil dinin gereğidir.

  • celal can

    20.5.2014 14:36:00

    ahmet bey Eşitlik ancak adaletle mümkün diye düşünüyorum.eşitlik adaletle karıştırılıyor.daha iyi anlaşılması için Bu konularla ilgili bir yazı bekliyorum. faydalanmamız için hayırlı olacağını düşünüyorum.

  • Çavdari

    20.5.2014 11:15:00

    Güzel bir yazı, ancak nefisler böyle gerçekleri duyunca kabarıyor ve isyan derecesine kadar geliyor.

    Belki acizane katkım olur diye söylemek isterim ki, erkeğin ve kadının iffetini koruması farklı şekillerde tezahür etmektedir. Cenab-ı Hak ayeti kerimede erkekler için gözlerini haramdan sakınsınlar diyor ve erkeğin bakışlarla harama giden kapıyı aralayacağını ima ediyor, hemen sonraki ayette ise (Nur 31) gözlerini sakınsınlar dedikten sonra örtünme ve kimlere karşı örtünme olacağını sayıyor. Yani, kadının iffetini koruma şekli örtünmeye de dayanıyor. Her erkeğin fıtratı kadının örtünmemesi halinde ne tür şeylere yol açtığını hiç şeksiz tasdik eder.

    Lakin, fıtraten çok kocalılığın kadına ters olmasını sadece çocuğun babasının kim olduğunun tespit edilememesine bağlamak yanlış olur, çünkü DNA testiyle bunu hemen tespit edebilirler. Lakin, bunu psikolojik, toplumsal ve ahlaki yönleri daha çok vurgulanmalıdır.

  • cemal özkaya

    20.5.2014 10:59:00

    insanlar hür oldular yinede abdullahtırlar. idama karşı olanlar kendi evlatları öldürülünce o adamı asın diyorlar. kadınlar çok adamla evlensin diyenler kendi hanım ve kızlarını evden çıkarmıyorlar.

  • mustafa aksu

    20.5.2014 08:53:00

    Değerli hocam konuyu daha önceden duymadığımız şekilde açıklamışsınız sağolun. Bundan sonraki yazınızda zina konusunu da aynı bakış açısıyla anlatırmısınız. Zina neden bu kadar günah ? Büyük günahlardan diyorlar ama neden büyük olduğu, bundan Allah (c.c.)’ın muradının ne olduğunu hiç anlatmıyorlar.Allah’a emanet olun.

  • Adil Battal

    20.5.2014 01:35:00

    Hocam çok zor bir konuki günümüzde bunu anlamak anlatmaktan daha zor.
    taklidi imanla yaşayan müslümanlardan ,maaş kazanma ve onu harcamakla zamanı bitiren insanlardan biride benim. Çoğunluğun yada öyle gösterilen yaşantısı neyazıkki doğruların yerini almış zihinlerimizde. Sahabeler için demiştiya eğer siz onları görseydiniz deli derdiniz, onlar sizi görseydi ....şuanda ucu açık. Müslümanların fabrika ayrlarına geri dönmesi lazım :-)

  • İLK mürür

    20.5.2014 00:58:00

    Bu mudur yani ?Ben sizin yüzünüzden evlilikten soğudum be...yazık...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı