Talebi kabul edilseydi âlâ-yı vâlâ ile duyurulacaktı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlıklar da buna göre yapılmıştı. Ama muhalefete atmaya hazırlandığı bomba iktidarın elinde patlamış oldu. Olan o Başkanlığın başkanına oldu. 

Erdoğan Çarşamba akşamı canlı yayında konuyu açıklarken hem bazı hususları itiraf etti ve hem de çelişkileri gizleyemedi. 

Şu cümleler ilginçti: 

“Kendisiyle … ekonomik gelişmeler konusunda fikir alışverişinde bulunalım istedim. Sağ olsun, yurt dışından dönüşte yanıma geldi. Kendisinin fikirlerine çok çok önem veririm. Kendisiyle bu görüşmeleri ilk defa yapmıyoruz. Hem benimle hem arkadaşlarımla bu zamana kadar hep istişare halindeyiz. Bize desteği hep devam etti, şu anda da devam ediyor.”

Cumhurbaşkanlığında bir Ekonomi Politikaları Kurulu varken o kurulla alakası olmayan bir eski bakandan nasıl ve ne şekilde istifade edilebileceği zaten tartışmalı idi. Bu açıklamayla iyice tartışmalı hale geldi.

Ayrıca “bize desteği devam ediyor” cümlesinin içinin boş olduğunu Varlık Fonu üzerinden yaşanan tartışmalar zaten gösteriyor. 

Devamındaki şu cümleler de ilginçti:

“Altılı Masa siyaseti kirlettiği için bu tür toplantılar farklı anlamlar oluyor. Bizi kendileriyle karıştırmasınlar. Bizde pazarlık olmaz, o kumar masalarında olur.”

Siyasetin kirlendiği doğru ama bilhassa son beş altı senedeki asıl sebebi AKP’nin kurucusu ve icracısı olduğu “cephe siyaseti”. Bir de yürütmenin ve partili cumhurbaşkanının ancak yüzde elli artı birle seçilmesini öngören şimdiki siyaset anlayışı. 

İtiraf edelim, biz kumar masasında nasıl bir pazarlık olabileceğini bilmeyenlerdeniz. Bu vesileyle pazarlığın kötü bir şey olduğunu ve ancak gizlilik içinde yapılabileceğini de öğrenmiş olduk!

Ama pazarlığı şeffaf hale getiren Altılı Masanın kumar masasına benzetilmesi, demokrasi ittifakı da denilen Millet İttifakının gözden düşürülmesini değil, aksine bu masanın milletin gözünde de şeffaf müzakerenin merkezi haline getirilmesini sağlıyor. 

Hele şu cümleler daha da ilginç:

“Mehmet Bey’in yurt dışında bozamayacağı taahhütleri, danışmanlıkları var. Kendisiyle bundan sonraki süreçte de olabilir. Mehmet Bey görevler düşerse seve seve üstüne düşeni yapacağını söyledi. Davetime icabeti konusunda kendisine teşekkür ediyorum.”

AKP’nin Türk ve İngiliz vatandaşı eski bir bakanının yurt dışında ne tür işler yaptığı zaten bir şüphe konusu. Ama asıl konu “bozamayacağı taahhütler”in neler olduğunun anlaşılamaması. 

Cumhur İttifakı başkalarına çamur atarken o çamurun kendi cephesine sıçrayacağını ve fiyakasını bozacağını hesaplayamayan bir cumhurbaşkanı adayıyla seçime gidiyor. 

Hem de bata çıka. 

Üstelik bu günler henüz iyi günleri…