Bugünlerde akla takılan en önemli konulardan biri sağlıkla ilgili sınırlamalar sebebiyle sağlıklı haber alma hakkının da sınırlanıp sınırlanmadığı.
Anayasa’da ve Basın Kanununda basın hürriyeti teminat altına alınmış ama yazılı basının haber değeri oldukça düşük. İnternet yayıncılığı ve sosyal medya zaten ayrı bir âlem…
Radyo ve televizyon yayınları ile ilgili olarak ise Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da bazı düzenlemeler var.
Bunlardan biri Kanunun 7. maddesindeki şu hüküm:
“Savaşlar, terör amaçlı saldırılar, tabii afetler ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında da ifade ve haber alma özgürlüğü esas olup, yayın hizmetleri önceden denetlenemez ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamaz.”
Fakat devamında şu istisna var: “Ancak, millî güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hâllerde yahut kamu düzeninin ciddî şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda, Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan geçici yayın yasağı getirebilir.”
Gördüğünüz üzere bu hükmün tanıdığı istisnai yetkinin sınırları net değil. Bugünlerde kullanılıp kullanılmadığını ve kullanıyorsa nasıl kullanıldığını da bilemiyoruz. Zira basın iktidar karşısında hürriyetleri ve bilhassa basın hürriyetini savunma gücüne sahip değil.
Öte yandan aynı maddede diğer bir fıkrada şu düzenleme yer alıyor:
“Medya hizmet sağlayıcı, Cumhurbaşkanının; millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın ve genel ahlakın gerekleriyle ilgili bildirilerini, bildirinin ulaştığı gün saat 23:30’a kadar yayınlamakla yükümlüdür.”
Buna göre de radyo ve televizyonlar, olağanüstü bazı hallerde kullanılacak bir yetki olarak Cumhurbaşkanından gelen ve halka duyuru niteliğini taşıyan bazı yayınları yapmakla yükümlüler.
Aynı Kanunun 8. maddesinde radyo ve televizyon yayıncılarının uymak zorunda oldukları ilkeler sayılırken ise şu prensip de ortaya konulmuş: “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur.”
Bu uzun cümledeki “haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez” kısmını özellikle dikkatinize sunmak istiyoruz.
Ve şimdi soruyoruz: Haber ve tartışma programlarında yukarıdaki ilkeye ne kadar uyuluyor?
Denetimle görevli RTÜK, vazifesini hakkıyla yapıyor ya da yapabiliyor mu?