Gazete ilanları azaldı. “Sarı sayfalar” mazi oldu. Ama internet ilanları arttı. Bunlar teknolojinin faydaları ve bir tür gelişme göstergesi.
İnternet ilanlarında ve gazete ilanlarında “satılık şirketler” var. Peki bunlar neyin göstergesi?
“Ticaretin” diyebilirsiniz de o kadarını biz de biliyoruz.
Bahsini ettiğimiz şirketler faaliyette değiller.
Malı mülkü, imalatı, deposu, işçisi olan şirketler de satılabilir elbette.
Satış derken de yanlış anlaşılmasın:
Şirket sermaye şirketi ise satılan “şey” bir “şirket” değildir, şirketin paylarıdır. Birazıdır, yarısıdır, çoğudur veya tümüdür ama satışla el değiştiren şey şirketin paylarıdır. Çünkü ticaret şirketleri de “kişi”dir ve kişiler “alınıp satılabilir” değildir. Kişiler hakların konusu değil tarafıdır. Davaya konu olmazlar. Taraf olurlar. Bunu geçelim.
Aktif bir şirketin bir kısım paylarının ya da bütün paylarının satışının sebebi de çok çeşitli olabilir. Ama konumuz aktif şirketler değil.
Şöyle bir limited şirket satış ilanı mesela: “Sermayesi yüz bin lira, alacağı, borcu, malı yok. Temiz. Satılık. Beş bin lira.”
Anlaşılır ki bu limited şirket kısa ya da uzun süre önce bir “sermaye şirketi” olarak yani kürsüdeki tarifiyle “sermayenin şirketi” olarak yüz bin lira nakit sermaye ile kurulmuş.
O zaman sorulur:
Sermayesi yüz bin lira ise neden yüz bin lira etmiyor da ancak beş bin lira ediyor?
Çünkü malı mülkü olmadığı gibi bankadaki hesabında da parası yok.
Sermayesinin tümü kurucu ortak ya da ortaklar tarafından şirkete getirilmemiş ise hiç değilse dörtte birinin getirilmiş olması lazım. O da mı yok?
Demek “mecbur değil” ki anlaşılan o da yok!
Ya da getirilmiş ve götürülmüş. Yani öz sermayesi dahil içi boşaltılmış bir şirket var ortada. “Kayıtlara göre sermayesi yüz bin lira ama aslında sermayesi sıfır!”
O zaman da şu sorulur:
Sadece Ticaret Sicilinde bir dosyadan ve numaradan ibaret olan bir şirketse neden beş bin lira ediyor?
Şirket kurma ve şirket tasfiye edememe uzmanı mali müşavirler cevabını iyi biliyorlar:
“Eski şirket ya, yeni kurulan bir şirkete nazaran bankalardan ve bilhassa kamu bankalarından kolay kredi alınabilir.”
Hepten şaşırdınız değil mi?
Ne yani? Sermayesi kaçırılmış ama kayıtlara göre yüz bin lira değerinde sermayesi “olan” yani “var sandırılan” ama aslında içi boş bir şirkete bankalar kredi mi veriyorlar?
Patlak tekere yırtığı göre göre hava basanlar kimler?
Bu kredi düzenini kim kurdu?
Kim yönetiyor?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun ve Kurumunun bunlardan haberi var mı?
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu konuda ne biliyor? Ne gibi tedbirler almayı düşünüyor?