"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şirket şirkete karşı

Ahmet BATTAL
14 Eylül 2013, Cumartesi
Günümüzde şirket kavramı, ticaret ve maddi kâr gayesiyle kurulan bir organizasyonu ifade ediyor.

Tüzel kişiliği olmayan en basit şirket tipi olan adi şirketten tüzel kişiliğin ve kurumsal yapının zirvesini ifade eden halka açık anonim şirkete kadar, çok çeşitli türleri var.
Gücüne ve tercihine göre dileyen dilediğini seçer. Usûlüne uyarsa ve nasibi de iyi ise, hem şirket ve dolayısıyla ortaklar kazanır hem de çalışanlar ve ülke ekonomisi bundan faydalanır.
Hukuka göre, kâr elde etmek ve ortaklarına dağıtmak her şirket için beklenen ve istenen bir durumdur. Bu sebeple ortakların kâr talep etme hakkını kanun korur.
Diğer bir şirket türü vardır ki buna da şirket-i maneviye denir.
Bu şirket türü maddî kazanç için değil, aksine manevî tatmin ve manevî kazanç için kurulur.
Bu şirket türünün tescille kurulan ve resmen de bilinen bir tür şirket olması mümkündür, ama gerekli değildir.
Meselâ cami ya da cemevi yaptırmak ve yaşatmak için devlet nezdinde bilinmeyi de sağlayan tüzel kişilik işe yarar. Yardım toplayabilmek vs. için gereklidir de.
Bu tür dernek aslında bir tür şirkettir, zira bir cemaat, birbiriyle mal ve mesai açısından iştirak eder. Sonuçta ortaya manevî yönü önde görünen bir maddî eser çıkar. Ama bu şirket kâr etmez, dolayısıyla kâr da dağıtmaz. (Manevî kâr elbette bütün ortaklarınındır. Dağıtma işinde zulüm ve garez olmaz/olmamalı. Zira dağıtan bizzat Cenâb-ı Haktır.).
Buna karşılık cemaat sadece manevî şahsiyet oluşturuyor ve tüzel kişilik oluşturmuyorsa, ortada devlet tarafından tanınan ve resmen bilinen bir şirket yoktur. Onun yerine, artık, cemaat denilen manevî şirket vardır. Maddî kârdan söz edilemez. Manevî kâr ise paylaşıldıkça azalmaz, hatta ihlâsa bağlı olarak belki de çoğalır.
Dinî cemaatlerin hizmet amacıyla maddî nitelikli organizasyonlara ihtiyaç duymaları mümkündür.
Bu organizasyonların dernek ya da vakıf değil de maddî şirket şeklinde kurulduğuna sık sık şahit olunuyor. Bunun başlıca iki sebebi var:
-İhtilâl ve muhtıra dönemlerinde dernek ve vakıflar kapatılıp malvarlığına el konulduğu için “malımız elimizden yine gitmesin” diyen tedbirli cemaatler, maddî işleri için vakıf ve dernek yerine şirket kurmayı tercih ediyorlar.
-Kanunlar da bazen cemaatleri şirket kurmaya mecbur ediyor. Meselâ Radyo Ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 19/1-a maddesine göre televizyon ve radyo faaliyeti ancak anonim şirketlerce yürütülebilir.
Gerekçe masum: Yayın ciddî iştir, ciddî işletmelerce ve denetime açık biçimde yapılmalıdır. Ciddî işletmeler ancak kurumsal yönetim anlayışına sahip anonim şirketlerce işletilebilir.
Ama sonuç vahim: Başlıktaki gibi.
Alevîsiyle Sünnîsiyle, tarikatıyla cemaatiyle, ülkemizdeki birçok grubun radyo ve televizyonu var mı? Var. 
Bu medya organlarını kuranların amacı ticaret mi? Hayır, kendi idealleri doğrultusunda yayıncılık yaparak hizmet etmek.
Bu şirketleri yönetenlerin amacı “şirket yönetmek” mi? Hayır. İşlerini fiilen maddî şirket yönetir gibi yani işletmecilik prensiplerine sadık kalmaya çalışarak yönetseler de aslında tercihleri daima “hizmet” esaslı olmak zorunda.
Hizmet amaçlı bu medya şirketlerine ortak olup pay “verenlerin” amacı şirkete sermaye koyup kârdan pay “almak” mı? Hayır. Pay sahipleri az da olsa maddî kâr elde etmeyi değil manevî kâra ortak olup o kârı çoğaltmayı hedefliyorlar.
Ortaklardan birinin ya da bazılarının yöneticilerden mahkeme huzurunda maddî hesap sormaya kalkması halinde ne olur? Mahkeme muvazaalı (danışıklı) ve şeklî bir varlık olan şirkete değil hakikatte var olan vakfetme ya da hibe niyetine bakar/bakmalı.
Ayrıca maddî hesap sormaya kalkacak her bir maddî maksatlı ortak, manevî maksatlı diğer ortakların -ve Rabbin- nefretine müstehak olur.
İşte bu yüzden, “şirket şirkete karşı”. Yani manevî şirket maddî şirkete karşı ve onun üstünde. Ahiret hayatı ve haşir hesabı dünyanın ve adaletinin üzerinde olduğu gibi.

Okunma Sayısı: 1420
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bülent Biçer

    17.9.2013 00:00:00

          Manevi Şirketlerin Temel Disiplinleri
        
    Maddi şirket çalışanlarının vazifeleri karşılığında alacakları maddi ücret ve makam mevki (prestij-kariyer vb.) ile şan ve şeref noktasında halktan alacakları manevi ücret (şöhret vb.) sınırları belirlenmiş.Herkes hangi vazife karşılığında maddi ve manevi alacağı ücreti ve zamanını biliyor.Manevi şirkete bu ücrete ulaşma şartlarını yöntemlerini de.
         Manevi şirketlerde ise ki bu şirketlerdeki vazifeler diğer manevi şirketlerin vazifeleri ile örtüşebiliyor.Örneği maddi şirkette denizcilik sektöründe faaliyet yürüten bir şirketin oyuncak sektöründe faaliyetlere girişmesi beklenmezken manevi şirketlerde bu şirketler ehl-i din veya ashab-i ilim veya erbab-ı tarikat ise faaliyetleri birbirinin hizmet alanları ile örtüştüğünden rekabete açık bir ortam oluşuyor.Üstelik Manevi şirketlerde ücretler belirlenmediği ve sınırları çizilmediğinden ve bu ücretlere ve makam ve mevkilere karşılık gelen istidatlar belirli olmadığından herkes kendini her mevkiye layık ve her ücrete münasip görebileceğinden bir makama çoklar namzet olabiliyor.İşte bu noktada müzaheme (birbirine sıkıntı vererek hareket etme, birbirine zahmet verme bir nevi mobing) ve rekabet ortaya çıktığından birlik ve beraberlikler ayrılık ve muhalifleşmeye dönüşebiliyor.
           Manevi şirketlerdeki bu sıkıntılar neticede manevi şirket ortaklarını maddi şirketler için tasarlanmış mahkemede karşı karşıya getirmek gibi ucube bir hali netice veriyor.
          Bu müthiş marazın (hastalığın) merhemi, ,ilacı olarak Bediüzzaman manevi şirket ortaklarını manen soğuk suya batırıyor ve onlara Benim mükafatımı ancak Allah verir.Yunus Suresi 72,Hud Suresi 29, ve Se’be Suresi 47 ayetleriyle unuttukları manevi bir dava sırrını hatırlatmaya çalışıyor ve hakperestliği nefisperestliğe tercih ettiğiniz ve hakkın hatırını nefsinizin ve enaniyetinizin (bencillik) hatırına tercih etmeniz gerektiğini ne çabuk unuttunuz diyor.Onlara sahabelerin isar hasletini kendilerine istiğna düsturu edinmekle ve vazifelerinin sadece tebliği olduğunu muvaffakiyetin Allah’ a ait olduğunu Yunus Peygamberin başına gelenlerden ibret almak gerektiğini hatırlatır ve bunu manevi şirketlerin temel disiplini olarak ilan eder.

    SONUÇ: Manevi Şirketlerin temel disiplinlerinden uzaklaşıldığında manevi şirketler dağılmaya müstehaktır.

    Kaynak:
    Lemalar, 20.Lema Sayfa:371-372-373
    Yeni Asya Neşriyat-Şubat 2012

  • Osman AK

    15.9.2013 00:00:00

    Yazınızdan çıkardığım çıkarımlar iki tür şirket türünün mukayesesi aslında.Dünyevi ve uhrevi.Dünyevi şekillrde uhrevi amaçlarla kurulan şirketler olduğu gibi tamamen manevi rabıtalarla bağlı şirketlerde vardır.Bizim gayemiz 2.olmalı, çünkü birinci şirket oluşumu ne kadar masum ve niyet olarak iyi niyet üzerine bina edilmişse de her an dünyevileşmeye alet olabilir.Medya gücünü elinde bulunduran dindar insanlar bu gücü belki Allah rızası için ve hizmet amacıyla teşekkül ettiler.Fakat ehli dalaletin uygulamalarına alet olmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar.Kemalizme dost olmayı düstur sayıyorlar.Özellikle 80den sonra müslümanlara yüklemeye çalışılan dindar kemalist imajı projesine payanda olduklarının farkında değiller mi? Böyle şirket iyi niyetle kurulmuş olsa da neye yarar..

    Bu yüzden maddi güç elde edelim, büyüyelim daha iyi hizmet ederiz düşünceli çıkışları sıkıntılı buluyorum.Bu yüzden maddi güçten ziyade her zaman hakkın yanında ve hakikatin taraftarı olmak gereklidir.Üstadın metodu belli.

    Dindarların şirketleşmesi,sermayeye talip olması bu noktada hizmetlerinin dünyevileşmeye kayması ve hakikat çizgisinden ayrılma noktalarında ciddi endişelerim var.Bu noktada hareket eden ve hatalara bulaşan şirketlerde bunun delili..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı