Dünkü yazımızda gençleri hızla kaybettiğini anlayan AKMHP’nin umutsuzca görüntüye oynadığını ve bu maksatla son aylarda bazı özel atraksiyonlara girdiğini yazdık.
Erdoğan güya yüz yüze programlarla, ama aslında bilhassa kontrollü ortamlarda gençlerle buluşturuluyor. Asıl amaç Erdoğan’ı memnun ve mutlu edebilmek. Dolayısıyla bu programlar bu inişi durdurma konusunda partililere bir ümit vermiyor.
AKMHP’nin hızla eridiğini ve telâfi edilemez biçimde kan kaybettiğini herkes görüyor, ama çöküşün hızını ölçmeye herkes yetişemeyebiliyor.
Biz ölçüyü gençlerden alıyoruz. Karşılaştığımız gençlere şunu soruyoruz:
“Çevrenizdeki bütün gençleri düşünerek tahminde bulunun. Seçim şimdi yapılsa ve sadece 25 yaşının altındakilere oy kullanma hakkı verilse sizce sandıklardan AKP-MHP ortaklığına yüzde kaç oy çıkar?”
Bugüne kadar tahminini istediğimiz gençlerden “% 10’dan fazla oy çıkar” diyen olmadı. Bizim anketimizin ortalaması % 3 civarında.
Sorudaki 25 yaş barajını 30’a çıkardığımızda oran birazcık yükseliyor. 35’e çıkardığımızda biraz daha. Sonra biraz daha…
Bir iktidar partisinin gençlerle bağının bu şekilde keskin biçimde kesilmiş olmasının sebeplerini bağımsız sosyologlar ve siyaset bilimcileri elbette bulacaklar.
Ve bu sebepleri ancak muhtemelen AKP mazi olduktan sonra net şekilde yazacaklar.
Sadece bu dahi problemin kaynağını göstermek için yeterli.
İyi bir sosyolog sayılabilecek bir gazeteci dostumuz, Abdulkadir Selvi, önceki gün, cevap için ipucu oluşturacak biçimde şunları yazdı:
“Yeni kuşaklar, yeni siyaset ve yeni bir dil istiyor. Gençler, gençlik dilini tercih ediyor. AK Parti hizmet ve eser siyaseti yapan bir parti ancak gençlik farklı şeyler istiyor. Geleceğe daha güvenle bakacağı, özgür bir Türkiye istiyor. Gençlere yönelik politikalar belirlenirken dikkate alınması gereken en önemli noktalardan biri bu. Bir de kucaklayıcı bir dil kullanılması gerekiyor. ‘Terörist, vatan haini, o gençlik’ gibi tanımlardan uzak durulmalı. Gençlik sosyal medyadan besleniyor. Sosyal medyada gençliğe yönelik bir dil oluşturulması gerekiyor. Netice itibariyle hepsi bu ülkenin evlâdı. Hepsi, bizim gençlerimiz.”
Bu cümlelerin kime ve nereye gönderme olduğunu anlayabilmek için kâhin olmak gerekmez.
Muhatabının bu yazıyı okuyup okumayacağını biz bilemiyoruz. Ama sanırız yazarı tarafından da bilinemez durumda. Zaten bilseydi yazmaya gerek duymaz, doğrudan söylerdi!
Bu ve benzeri yazılarının mutlak muhatabı tarafından okunup okunmayacağı hususunda Selvi gibi bir tecrübeli gazetecinin bile şüphe duyuyor olması ise asıl problemin kaynağını da gösteriyor.
Bu meyanda biz şunu söyleyebiliriz.
Gençlerin “geleceğe daha güvenle bakacağı, özgür bir Türkiye istiyor” olduğu kesinlikle doğru.
Ama sahada, gençlerin AKP ve özellikle MHP tarafından “kucaklayıcı bir dil” ile kucaklanmak istendiklerine dair hiçbir ipucu yok.
Gençlere açılan o kucaklar ebediyen boş kalacak. AKMHP işte bu sebeple şimdiden bir siyasî mevta. Üç vakte kadar…