1 Kasım 2015 günü yapılacak seçime kadar görev yapacak olan ve geçen hafta sonunda Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan Bakanlar Kurulu ‘demokratik’ değil, aksine tam bir ‘teknokratik hükümet’ görüntüsü arz ediyor. Ya da ‘teknokratlar hükümeti’…
Yönetimde bir örgütlenme modeli olan teknokrasi, örgütsel yapının ‘teknik’ bir görüntü vermesi, yani sanayi, ekonomi ve devlet yönetiminin önemli pozisyonlarına ve karar mekanizmalarının başına ‘teknokratların’ getirilmesi demektir. Teknokrat da, uzman, teknisyen, uygulayıcı ve bürokratlar demektir.
‘Teknokratik hükümet’ dememin sebebi, ülkeyi seçime götürecek yeni hükümette yer alan Bakanların yaklaşık yarısının teknokratlardan oluşmakta olmasıdır. Kimilerince ‘politikacıların yerine bağımsız kişilere görev verilmesi’ olumlu bir durum olarak açıklansa da, başta demokrasi olmak üzere bir çok bakımdan olumsuzluklar ve sakıncalar taşımaktadır.
Her şeyden önce teknokratik bir yönetim, demokratik olarak seçilmiş siyasal temsilciler karşısında güçlenir ve özerk bir karar merkezi haline gelir. Diğer bir ifade ile teknokraside kamu kurumlarında karar verme yetkisi, demokratik olarak ‘seçilmişler’de değil, bir veya birkaç uzman veya teknik komite, komisyon ve kurul gibi küçük gruplarda olur.
Bu durumda daha geniş kitleler tarafından veya bürokrasideki gibi hiyerarşinin farklı kademelerindeki görevlilerin (bürokratların) karar mekanizmalarında etkisi azalmış oluyor.
Bu, teknokrasinin demokratik ve katılımcı yönetim anlayışına da uymadığı anlamına gelmektedir.
Teknokratik yapının özellikle demokratik yönetim açısından sakıncaları şöyle sayılabilir:
Teknokratlar uzmanlıklarına güvenerek planlama hazırlıklarını politikacılardan gizli yaparlar, demokratik siyasal otoritenin etki ve yetkisini olumsuz yönden etkilerler.
Gizlilik içinde yapılan planlar, uzmanlık gereği diye düşünülerek Parlamento veya diğer otoriteler tarafından incelenmeden kabul edilme riski vardır.
Teknokrasi, teknokratlar diktatörlüğünü sonuç verebilir.
Teknokratlar, toplumun gerçeklerinden uzak ve uygulamadan habersiz olduklarından, yapılan hizmetler yerini bulmayabilir.
Bu sakıncalar dikkate alındında, ülkeyi seçime götürecek yeni hükümetin demokratik değil, teknokratik olduğu, dolayısıyla bu durumun, yapılacak olan ve zaten her yönden sakıncalı olan seçimin de, başta demokrasi açısından sorunlu olmasını sonuç vereceği söylenebilir.