“İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn.. - Biz O’ndan geldik ve yine O’na döneceğiz” (Bakara Sûresi, 156)
Ölüm var, hiç şüphesiz... Kabir var, hiç şüphesiz…
Hiç kimse inkâr edemez, herkes ister istemez ölecek ve kabre girecek. O kabir ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
Ölüm hadisesi, bu dipsiz haps-i münferid olan dünyadan kurtulmak ve kabir kapısı bir âlem-i bâkîye kavuşmak için vesiledir.
Dünya dolup boşalan bir handır. Oraya uğrayıp, o gölgelikte gölgelenen insanlar, o hanın misafiridir. Ve biz geçtiğimiz günlerde bir “dünya misafiri”ni daha uğurladık ebedî âleme…
Hacı Kâmil Küçükbayrak, ismiyle müsemmâ biriydi. O kâmil insan, hayatını Risâle-i Nur’a göre dizayn etti. Gayesi; Risâle-i Nur’u, sadece okuma-yazma bilen insanlara değil; herkese ulaştırmaktı. Sevgi ve muhabbetten tevellüd eden masumane bir gülüşü vardı. Bu gülüşüyle hizmeti hep omuzladı. Çünkü hep ümit doluydu.
Yeni Asya gazetemizi hayatı boyunca takip edip; bu neşriyatın yayılmasında, bulunduğu mahallinde önemli etki sağlayan biriydi. Cemaatin nerede bir faaliyeti var ise muhakkak katılır ve herkesin katılmasını sağlardı. Gazetemize özel bir hassasiyeti olup; tanıştığı herkesin abone olmasını her vesileyle anlatır ve hatırlatırdı.
Giyim kuşamına çok dikkat eder, elbiselerini daima ütülü giyer; dâvâ arkadaşlarına da hep böyle giyinmelerini tavsiye ederdi. Çünkü Nurcuların sadece ilmiyle değil, hâl ve etvârıyla da örnek olmalarını isterdi. O, Sevgili’ye âşık idi. Sevdiklerine kavuşmayı arzuladı. Zira o, Allah için severdi. Allah için sevmeyi amellerin en üstünü olarak bilendi.
84 yıllık bir ömrü hitam bulan bir ihtiyar... Ama çok zinde, hep şevk verici konuşur, hiçbir zaman ümitsizliğe yer vermezdi. Konuşmalarında hep ümit verirdi. Evet… Hacı Kâmil Ağabeyi ahirete, sevdiklerine ve Üstadına kavuşmaya yolculadık..
Madem ölüm öldürülmüyor, kabir kapısı da kapanmıyor, işte Kâmil Ağabeyin de bu inançta olduğunu bilerek Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı Cennettir inşaallah.