Kalplerin terazisinde en ağır gelen sıfatlardan biri vardır ki, adı yalandır. O, sadece basit bir kelime değildir; bir karakter zaafı, bir vicdan yarası, bir kalp karanlığıdır. Zira hakikat nurdur; yalan ise zulmettir. Zulmet, nuru nasıl örterse, yalan da hakikati öyle perdeleyip boğar.
Yalan; İlâhî hakikate karşı işlenen bir iftira, sahibini insanlık haysiyetinden aşağıya düşüren bir alçalmadır. Vicdanların kirlenmesine yol açan bu haslet, hem ferdin ruhunu, hem toplumun dokusunu çürütür. Her yalan, ardında bir başka yalanın doğum sancısını taşır; her küçük kıvılcım, dev fitne yangınlarını besler.
İnsanlığın ortak vicdanında kara bir leke gibi duran bu maraz, sadece şahsî ahlâkı değil, sosyal barışı da kökünden sarsar. Nice huzursuzlukların, nice savaşların, nice felaketlerin ilk kıvılcımı hep bu dil sürçmesinden değil, kalp bozulmasından neşet etmiştir. Çünkü yalan; kalbin hakikatten kopmasının dildeki akisidir.
Peygamber Efendimiz (asm) münafıklığın alametlerinden saydığı yalan, insanı nifakın uçurumuna sürükleyen bir taş daha koyar. Nitekim bir yalan, bir başka yalanı mecbur kılar. Bir göz kayması nasıl bir günah zincirinin ilk halkası olabilirse, bir yalan da nice hıyanetlerin, adaletsizliklerin ve zulümlerin kapısını aralar.
"Maslahat için yalan" ruhsatı çoktan geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü maslahatın hududu belirsiz; yalanın ise tehlikesi kesindir. Hakikatin zâhirde getireceği zahmet bile, yalanın istikbalde doğuracağı felaket yanında rahmettir.
Yalancının kurduğu düzen bir gün kendi üzerine çöker. Gerçekler örtüle örtüle biriktikçe, ansızın bir çöküşle infilak eder. Ekonomiler iflas eder, devletler sarsılır, aileler dağılır; çünkü hakikatsizlik temeli çürütür.
Toplumda yalancılar çoğaldıkça, zalimler ve çıkarcılar palazlanır. Yalan toplumu yaralan huzuru bozan hakkı perdeleyen zulme yol açar. Zalimin zulmüne ortak olduğu gibi masumun bedduasına giriftar olur.
Menfaat uğruna yalanın kuyruğuna tutulanlar, ne hazindir ki, yalanla büyüyenler, eninde sonunda yine yalanla helâk olurlar.
Ne demiş Bediüzzaman: “Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı. Bir dane-i hakikat, yıkar kasr-ı hayali.” (Sözler)