Hayatını çocuğu için feda eden anne-baba, elbette çocuğu üzerinde birtakım haklara sahiptirler. Bunların başında da duâ gelir.
Furkan-ı Hâkim’de, Allah’a ibadetin hemen ardından anne-babaya iyilik emredilir. Onlardan biri veya her ikisi yaşlı hallerinde çocuklarının yanında bulunursa, çocukların şu beş esasa kesinlikle riayet etmeleri bildirilir:
1- Onlara “öf” bile deme.
2- Onları azarlama.
3- Onlara güzel söz söyle.
4- Onlara şefkat kanatlarını ger.
5- ”Ya Rabbi, onlar küçükken beni terbiye ettikleri gibi, yaşlı hallerinde onlara merhamet et” diye onlara duâ et.”1
Ve namazda, son kaide-i ahir denilen sonra oturuşta okuduğumuz “Rabbanağfirli!” ile başlayan âyetin meali, “Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.” şeklindedir. 2
Ana-babaya iyiliğin en güzellerinden birisi hiç şüphesiz duâdır.
Hepimiz biliyoruz ki, anne-babamız olmasaydı hiçbirimiz hayatta olmazdık. Onlar vesile kılındı. Ve yine biliyoruz ki, annelerin şefkati olmasaydı, yine hiçbirimiz hayatta olmazdık.
Anne, en ziyade sevdiği hayatını, tereddütsüz yavrusu için fedâ eder. Bu erişilmez haslet nebâtî ve hayvanî anneler için de geçerlidir. Aslan, timsah, kaplan gibi yırtıcı canavar hayvanlar bile, yavrularını korumak için ne kadar kadîfeleşirler.
Bir insanın ilk ve en büyük hocası annesidir.
İnsan sebebi-hayatına,
İnsan hocasına,
İnsan mürebbiyesine,
İnsan şefkat kahramanı annesi ve muhafızı babasına duâ etmez mi?
Onları muhabbet ve şefkatle donatan Allah’a hamdolsun.
Dipnotlar:
1- İsra Sûresi, 23-24. 2- İbrahim Sâresi, 41.