"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın tesbitlerinden ne kadar haberdarız?

Ali FERŞADOĞLU
23 Şubat 2022, Çarşamba
Risale-i Nur’u “anlayarak ve kabul ederek okuyanların” basın, yayın, gazete, dergi ve medyanın sair vasıtalarına değil karşı gelip itiraz etmesi, bilâkis sahıp çıkıp desteklemesi gerekir. Zira, bugün, mücadele “mukabele-i bilhuruf”un vasıtaları ve sosyal medya ile yapılıyor.

Bediüzzaman, ahirzamanın en önemli vasıtası basın/yayın/gazete ve medya sair unsurlarının da önemini, ölçü ve prensiplerini ortaya koymuş, tecdid etmiştir: 

Elbette nev-i beşer (insanlık), âhir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.  

Hem, o Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, cezâlet ve belâgat-ı Kur’âniyeyi mükerreren ileri sürdüğünden, remzen anlattırıyor ki:  

“Ulûm ve fünûnun (ilimler, fenlerin) en parlağı olan belâgat (muhatabın anlayacağı ve gerektiği tarzda söz söyleme sanatı) ve cezâlet (ince ölçülmüş, biçilmiş tesirli ifade), bütün envâıyla âhir zamanda en mergub (arzulanan, istenen, rağbet edilen) bir sûret alacaktır. Hattâ, insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icrâ ettirmek için, en keskin silâhını; cezâlet-i beyândan (düzgün, tesirli, bildirimden) ve en mukàvemetsûz kuvvetini, belâgat-ı edâdan (üslûp ve ifadedeki belâgattan) alacaktır.” (Sözler, Enstitü/internet, s. 239-240) 

“Heyet-i içtimaiyeyi/sosyal hayatı faaliyet ve harekete götüren çok ukde-i hayatiyelerden birisi fikr-i edebiyat”, yani, ediplik/yazarlık/gazetecilik, matbuat/basın-yayın/medyadır diyerek çağımızın en önemli iletişim, eğitim ve terbiye vasıtası olduğuna da vurgu yapar: “Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir (yüklenmiştir). 

Çünkü, iki rütbeye mazhar olmuştur: Birincisi dellâlü’l-mehasinü ve’l-meayib (ayıpları ve güzellikleri ilân eden), yani, gidişattaki müsbet-menfi/olumlu ve olumsuz gelişmeleri duyurup halkı bilgilendirmek; 

İkincisi hatibü’l-umumî (herkes adına konuşan) veyahut mürebbiyyü’l-efkâr (fikirleri terbiye eden, olgunlaştıran, geliştiren) ile hatîb-i umumî ve mürebbî-i efkâr olmak. (Bediüzzaman, ESDE, Nutuk, Yeni Asya Neşriyat, Mart 2009, s. 187)

Okunma Sayısı: 1653
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    23.2.2022 05:55:18

    Risale-i Nur'daki çok can alıcı noktaları, günümüz dünyasına muazzam bir temyiz kabiliyetiyle taşımanız ve nazara vermeniz, tam bir isdihdam-ı İlâhî... Tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı