"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu hak yalnızca size mi mahsus?!

Ali FERŞADOĞLU
17 Ocak 2024, Çarşamba
Kur’ân, anlaşılmak, yaşanmak, yani, hayat programı yapmak ve anlatılmak için indirilmiştir. Anlamak için de iki türlü âyeti olduğunu bilmek gerekir: “Bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir.”1

Muhkem; Kur’an-ı Azimüşşan’ın rahatlıkla anlaşılan açık ifadeleridir. İbadet, helal, haram ve amellere dair hususlar muhkem, yani, açık ve kesindir. Mesela, “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”2 meâlinde olduğu gibi. 

Müteşabih, mânası kapalı, tefsire, izaha ihtiyaç duyulan demektir. Diğer bir ifadeyle, “metnin zahiri başka bir anlam ifade ederken, aslında kast edilen mâna başkadır.” Mesela, “vech” yüz, çehre, demektir. Cenab-ı Hak için müteşabih, mecâz, yani, gerçek anlamından farklı kullanılılır. Çünkü, O’nun beşeriyet veçhi, yüzü gibi bir yönü olamaz. “feeynemâ tuvellû feśemme vechu(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe vâsi’un ‘alîm(un) Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü orasıdır, oradadır.”3 Burada geçen “vechu/yüzü”, müteşabihtir ve Allah’ın “kıblesi ve tecellisi, kudret ve rahmet eseri” anlamındadır. "O’nun zatını, hiçbir şeye muhtaç olmadığını, sonsuzluğunu, ifade eder.”4 Mesela, “Göğü elimizle biz kurduk; şüphesiz Biz geniş kudret sahibiyiz.”5 mealindeki ayette geçen “yed/el”, beşer eli kast edilmez; müteşabihtir, güç, kudret, iktidar anlamlarında kullanılmıştır.

Kur’an’ın ilk, en mükemmel, en kapsamlı tefsiri hadis-i şerifler, Sünnet-i Seniyye’dir. Alemlerin Rabbi, Resul-i Ekrem’i (asm) bir açıklayıcı, bir müfessir olarak tayin ettiğini Kur’ân’da meâlen şöyle beyan eder: “Biz zikri, Kur`ân’ı sana indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni beyan edesin, açıklayasın.”6 Kur’an mâdem ona indirildi, elbette tefsir edecektir. Namaz, oruç, zekât, Hac gibi muhkem ayetlerin, yani, hükümlerin şekil, vakit, âdab ve diğer olması gereken maddeleri bile teferruatlı olarak açıklamasını o yapmıştır.  

“O ancak kendisine vahyolunanı söyler.”7 “Ve hiç şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.”8 mealindeki âyetler, “Hadis, Sünnet-i Seniyyeden” başka ne olabilir?

Siz Kur’ân’ı anlayacak, yorumlayacak, tefsir edeceksiniz, ama, Peygamberimiz (asm) yapmayacak! Ve benim de anlama ve yorumlama hakkım yok; bu hak size mi mahsus?! 

Dipnotlar:

1-Âl-i İmrân Suresi, 7.; 2-Maide Suresi, 90.; 3-Bakara Suresi, 115.; 4-bknz., Sözler, s. 618.; 5-Zariyat Suresi, 47.; 6-Nahl Suresi, 44.; 6-Muhammed Suresi, 17.; 7-Necm Sűresinin 4. 8-Kalem Suresi, 4. 

Okunma Sayısı: 1528
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    17.1.2024 11:15:33

    Vech örnek olarak verdiğiniz Rahman süresi 78. Ayetin mealine farklı yayın evlerinin bir kaçtanesine baktım. Hiç birinde " vech" ifadesi yok. 78- Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.(rahman78) Burada vech ifadesinin baki olmasından değil, ismin yüceliğiden söz ediyor. Zaten ayet "tebarekesmü" ile ismin yüceliğine, "Rabbike" ile de, Rabbinin isminin yüceliğine işaret ediyor. Yani verilen bu örnek vech için uyğun görünmüyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı