Kur’ân, anlaşılmak, yaşanmak, yani, hayat programı yapmak ve anlatılmak için indirilmiştir. Anlamak için de iki türlü âyeti olduğunu bilmek gerekir: “Bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir.”1
Muhkem; Kur’an-ı Azimüşşan’ın rahatlıkla anlaşılan açık ifadeleridir. İbadet, helal, haram ve amellere dair hususlar muhkem, yani, açık ve kesindir. Mesela, “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”2 meâlinde olduğu gibi.
Müteşabih, mânası kapalı, tefsire, izaha ihtiyaç duyulan demektir. Diğer bir ifadeyle, “metnin zahiri başka bir anlam ifade ederken, aslında kast edilen mâna başkadır.” Mesela, “vech” yüz, çehre, demektir. Cenab-ı Hak için müteşabih, mecâz, yani, gerçek anlamından farklı kullanılılır. Çünkü, O’nun beşeriyet veçhi, yüzü gibi bir yönü olamaz. “feeynemâ tuvellû feśemme vechu(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe vâsi’un ‘alîm(un) Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü orasıdır, oradadır.”3 Burada geçen “vechu/yüzü”, müteşabihtir ve Allah’ın “kıblesi ve tecellisi, kudret ve rahmet eseri” anlamındadır. "O’nun zatını, hiçbir şeye muhtaç olmadığını, sonsuzluğunu, ifade eder.”4 Mesela, “Göğü elimizle biz kurduk; şüphesiz Biz geniş kudret sahibiyiz.”5 mealindeki ayette geçen “yed/el”, beşer eli kast edilmez; müteşabihtir, güç, kudret, iktidar anlamlarında kullanılmıştır.
Kur’an’ın ilk, en mükemmel, en kapsamlı tefsiri hadis-i şerifler, Sünnet-i Seniyye’dir. Alemlerin Rabbi, Resul-i Ekrem’i (asm) bir açıklayıcı, bir müfessir olarak tayin ettiğini Kur’ân’da meâlen şöyle beyan eder: “Biz zikri, Kur`ân’ı sana indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni beyan edesin, açıklayasın.”6 Kur’an mâdem ona indirildi, elbette tefsir edecektir. Namaz, oruç, zekât, Hac gibi muhkem ayetlerin, yani, hükümlerin şekil, vakit, âdab ve diğer olması gereken maddeleri bile teferruatlı olarak açıklamasını o yapmıştır.
“O ancak kendisine vahyolunanı söyler.”7 “Ve hiç şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.”8 mealindeki âyetler, “Hadis, Sünnet-i Seniyyeden” başka ne olabilir?
Siz Kur’ân’ı anlayacak, yorumlayacak, tefsir edeceksiniz, ama, Peygamberimiz (asm) yapmayacak! Ve benim de anlama ve yorumlama hakkım yok; bu hak size mi mahsus?!
Dipnotlar:
1-Âl-i İmrân Suresi, 7.; 2-Maide Suresi, 90.; 3-Bakara Suresi, 115.; 4-bknz., Sözler, s. 618.; 5-Zariyat Suresi, 47.; 6-Nahl Suresi, 44.; 6-Muhammed Suresi, 17.; 7-Necm Sűresinin 4. 8-Kalem Suresi, 4.