"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Baharı bekleyen gönüller

Durmuş Ali İnci
20 Kasım 2025, Perşembe
(Mart ayazına dikkat)

Herkes bilir ki hazan sonu kış, kışın sonu bahardır. Her gecenin sonu nehardır. Ancak bahar için kışın beyaz kefenini giyip dondurucu ayazını yaşamak lazım. Sabah ulaşmak için şafak öncesi karanlığa sabır lazım. Bazen acele edenler olur. Şubat ayı kış yelini kovup ılık güney rüzgârları esmeye ve kışın beyaz kefeni üzerinden kalkmaya başlayınca bahara eriştik, artık yeşillenip rengarenk çiçek açma, gecenin karanlığından yalancı şafak ile sabaha kucak açma vakti geldi sanırlar. Şubatın aldatıcı yalancı baharına kucak açıp çiçekler açmaya, kalın kış elbiselerini atıp incecik kıyafetle bahar sarhoşluğuna dalarlar. Bilmezler ki bu kalıcı ve hakikî bahar değil, doğan güneşin sıcağı henüz toprağa tesir etmemiş. Ana kucağına, yatağına, yorganına, toprağa henüz cemreler düşmemiş. Arkada bekleyen kışın bütün ayazını, kavurucu soğuğunu saklayan Mart ayazı var. Hem Mart ayazı kış ayazına benzemez. Kış ayazı apaçık zararıyla bellidir. Her şey ona karşı tedbirlidir. Çiftçi serasını ısıtır, evlerde titreyen ellerinizi ısıtacak sobalar yakılır. Kış kışlığını açıkça göstererek yapar. Fakat yalancı şubat baharı sonrası ne zaman geleceği belli olmayan mart ayazı, bir gece ansızın basar. Aldanan, çiçek açan ağaçlar, topraktan yeşillenip çıkan nebatat, odunsuz, kömürsüz kalan, kısa yazlık kıyafetlerle dolaşanlar, Mart’ın ayazıyla  yanar kavrulurlar. Erken açan yapraklar, çiçekler öyle savrulurlar ki, değil meyve vermek hayatta bile kalamazlar. Donarak kupkuru bir iskelet gibi ortada kalırlar.

Üstadımız Bediüzzaman “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler Cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz” diyerek bizleri de uyarmıştır. Evet onlar kışın beyaz kefeni altında, ayazda, dehşetli istibdat altında yüreklerini birbirine bağlayıp, omuz omuza, sırt sırta vücutlarını birbirine siper edip, vücut ateşlerini birleştirip birlikte ısınmışlar. Harbî zalime karşı kenetlenmişler. 

Ilık Şubat rüzgârları Menderes’le eserken o senenin sonunda Üstad hâlâ Mart ayazının dehşetinden şehid Menderes’i ikaz ediyordu: “Ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar, [...] Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi mağlûp etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim. Ve İslâmiyet namına telâş ediyorum.”1

Mart’ın dehşetli ayazını üç ay öncesinden hizmetin kerametiyle 27 Mayıs Darbesini haber veriyor. 1971 12 Mart Muhtırası, 1980 12 Eylül Darbesi, 28 Şubat zulmü, 27 Nisan Muhtırası... Bütün bunlar Mart ayının beklenmedik anda gelen kavurucu ayazlarıyla çiçek açmış, meyve veremeden kavrulup gitmiş nice İslâm kahramanı kardeşlerimizin hayattan koparıldığı günler değil miydi? 

Evet şimdi hükmen Mart ayındayız. Ansızın gelen bu ayazlarla her an don vurabilir. Soğuk da insanı yakar. Henüz bahar gelmedi. Sâfî gönüllere cemreler düşmedi. Mart’ın ayazına, kışın soğuğuna karşı çatlakları sıvamak, yırtıkları yamamak, bütün fitne rüzgârlarının önüne set çekmek gerek. Kur’ân’dan lemean eden Risale-i Nurlar, Asr-ı Saadet gibi yaşayan Üstad ve onun sebatkâr, sıddık, kahraman talebelerinin hayatı bizim için rehberdir. 

“Çünkü nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez”2 diyen Üstad’ a kulak vermek lâzım değil mi? 

Dipnotlar:

1) Emirdağ Lâhikası, s. 493.

2) Lem’alar, s. 275.

Okunma Sayısı: 154
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı