Midemize giren ekşimiş/kokuşmuş yiyecekleri ve yanlış veya fazla aldığımız ilâçları temizlediğimiz gibi, kafa ve gönlümüze giren yanlış / batıl fikirler, boş / kof / eskimiş / lime lime olmuş düşünceleri de temizlemeliyiz.
Şüphe / şek ve zan, ruhumuzu, zihnimizi, maneviyatımızı kemirir, zafiyete uğratır.
Bir hadiste belirtildiği gibi, “İmanımızı ‘La ilahe illallah’ ile yenilemeliyiz” 1
Kur’ân’da iman edenlere, “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur”2 şeklinde hitap edilir.
Birinci cümlenin başlangıcı ile ikinci cümlenin sonuna dikkat edilirse, “Ey iman edenler… iman ediniz!” şeklinde vurgu yaptığı gö- rülecektir. İnanan kimseye “mü’min, Müslüman” dendiğine ve bu âyette, “Ey iman edenler… iman ediniz!” diye vurgu yapmasının sebebi ne olabilir? Mü’minleri gerçek / tahkikî imana yöneltmek, taklitten kurtulup “gerçek iman”ı kazanmak için tahşidat olduğu gayet açık değil mi?
Gerçek imana ulaşmak için de kendimizi ve inandıklarımızı yeniden sorgulamalıyız!
İnsanın elbisesi eskidiği gibi, imanı da eskiyebilir. Elbise gibi imanı da yenilemek gerekmez mi?
Öte yandan, âyetin yorumunda şöyle bir incelik de düşünülebilir:
“Ey iman edenler! İmanınızı kontrol ediniz. ‘Allah’a inandım’ diyor, ama O’na itaat etmiyorsanız, ‘Peygamber’e inandım’ diyor, ama onun yolundan gitmiyorsanız, ‘Kitab’a inandım’ diyor, ama Kitab’a göre yaşamıyorsanız, gelin imanınızı kontrol edin. Belki tam inanmadınız, inandığınızı sandınız... Zira Allah’a iman, O’na itaati gerektirir. Peygamber’e iman, onu rehber kabul etmeyi icap ettirir. Kitab’a iman, Kitab’a göre bir hayat sürdürmeyi…”
Ruh gücümüzün iletkeni, inançlarımızdır. İnançlarımız ne kadar doğru, ne kadar çok delile dayanırsa, manevî gücümüz de o derece yükselir.
Gerçek, hak ve doğruluk, güç ve enerji üretim ve birikimi demektir. Deliller ortaya çıktıkça da iman yenilenir, gelişir, güçlenir.
Dipnotlar:
1-Müsned, 2:359; el-Münzirî
2-Nisa Suresi, 136.