“İfsat, ahlâksızlık, dinsizlik, zındıka ve mason komitelerinin” oyununa gelmemek lâzım. Zira, hiçbir iş cemaatsiz başarılamaz.
Şu söz müthiş bir sosyal tesbitdir: “Bu zaman cemaat zamanıdır. Zaman, şahıs zamanı değil, şahs-ı mânevî zamanıdır.” (Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 8)
Bediüzzaman, derin bir ruhiyatçı olarak çağımızı okumuş, en belirgin özelliklerinden birisini şöyle tesbit etmiştir:
“Zaman cemaat zamanıdır” teşhis ve tesbiti, yalnızca namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetlerde değil, hayatın bütün safhalarında geçerlidir. Zira, cemaat, şahs-ı manevî, “ortak akıl, kollektif şuur” demektir.
Eskiden krallar, padişahlar/halifeler tek başına yönetirdi. Artık ilim, teknoloji, sanat, yönetim, ticaret, keşif ve hatta oyunlar bile cemaatlerle yürütülüyor!
● Meselâ, AR-GE cemaati: İnsan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının arttırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kulla- nılması için yüzler, binlerce kişi tarafından birlikte sistematik olarak yürütülen yüksek, derin çalışmalardır.
● Eskiden ülkeleri halife, padişah, kral olarak bir kişi yönetirdi. Artık, yönetimde de zaman cemaat zamanıdır. Artık şahıslar, kişiler değil; meclisler, parla- mentolar, şûrâlar, ekipler, şahs-ı maneviler yürütüyor.
● Fikrî, ilmî/teknolojik işleri de artık şahıslar değil, şirketler yürütüyor.
● Oyunlar ve sporlar bile şahsen oynanmıyor! Kulüpler, dev kuruluşlar cemaat halinde yürütüyor.
Hürriyetçi ve demokratik ülkeler, cemaat, meşveret ruhunu, sistemini müesseseleştirdiklerinden ilerlediler ve adaleti yerleştirdiler.
Bugün; “ifsat, zındıka ve dinsizlik komiteleri” ile Kemalizm zihniyeti, “ortak akıl, kollektif şuur” anlayışı olan cemaatleşmeyi darmadağın etmek istiyor. Herhangi bir cemaate mensup olan bir genç, diğerlerine nazaran daha şuurlu, daha dindar değil mi?
Ne yazık ki, çeşitli zaaflar içine düşen gafil dindarlar da şuursuzcasına bunlara alet oluyor.
Sihir bitti, sanırız artık cemaatler de yavaş yavaş toparlanıyor.