"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kendimizi ve zihin yapımızı ne kadar tanıyoruz?

Ali FERŞADOĞLU
16 Ocak 2024, Salı
Bu dünyaya imân-ı billah, mârifetullah ve muhabbetullah için gönderildik. “Nefsini bilen Rabbini bilir.”1 hadisince kendimizi nihayetsiz acz, fakr cihetleriyle tanıdığımız gibi, akıl, ira­de ve sair hislerimiz ve fonksiyonlarını bilmekle de Rabbimizi tanırız, biliriz.

İd­rak, şuur, ölçme-biçme âle­ti olan akıl, fel­se­fi an­lam­da in­sa­na has dü­şün­me ve eş­ya­nın se­bep­le­ri­ni ya­ka­la­ma me­le­ke­si­dir. Be­di­üz­za­man aklı; şu­ur­dan ve his­ten sü­zül­müş şu­u­run bir öze­ti;2 in­sa­nın en kıy­met­li ci­ha­zı;3 nura­nî bir cev­her;4 kâinatın sır­la­rı­nı açan bir anah­tar;5 âlem­de te­cel­li eden Al­lah’ın isim ve sı­fat­la­rı­nı in­ce­le­yen bir âlet; ta­biat­ta­ki sır­la­rı çö­zen bir keş­şaf; in­sa­nı son­suz ha­ya­tın mut­lu­lu­ğu­na ha­zır­la­yan Rab­ba­nî bir mür­şit;6 de­lil üze­re gi­den;7 in­sa­na yük­sek mak­sat­lar ve bâ­ki mey­ve­ler gös­te­ren hik­met­li bir he­di­ye;8 şek­lin­de ta­nım­lar.  

Zihnimiz dü­şün­ce ve bil­gi­yi akıl, kalb, his, id­rak ve ira­de üre­tir. Me­se­lâ, bir el­ma­nın ta­dı­nı an­la­ya­bil­me­miz için, el­ma­yı di­li­mi­ze-da­ma­ğı­mı­za do­kun­du­ru­ruz. Bu te­mas di­li­miz üze­rin­de bir te­sir bı­ra­kır. Bu­na “his” de­ni­yor. Ta­dın da­mak­tan di­ma­ğa ulaş­ma­sı ve kod­la­rı­nın ora­ya nak­şe­dil­me­si bir “in­ti­ba” (uyan­ma) hâ­li­dir. Bu uya­rıl­ma ne­ti­ce­sin­de di­mağ-zi­hin, bu ta­dı, di­ğer tat­lar­dan ayır­ma­sıy­la bir ilim mey­da­na ge­lir ki, bu­na “ih­ti­sas” de­nir. Ru­hun, bu ta­dın kay­na­ğı­nı, ha­ki­ka­ti­ni ve sı­fat­la­rı­nı in­ce­le­me­si­ne, “ma­ri­fet” de­nir. Mü­cer­ret (so­yut) kav­ram ve ma­na­la­ra ge­lin­ce, on­lar da ru­hu­mu­zun akıl-di­mağ-zi­hin, kalp, vic­dan gi­bi mer­kez­le­rin­de kont­rol edi­le­rek alı­nır ve­ya red­de­di­lir. İş­te bu­ra­da dev­re­ye, “akıl-kalp, vic­dan, irade” gi­bi du­y­gu­lar gi­rer.  

Be­di­üz­za­man ha­yat, akıl ve şu­ur mü­na­se­be­ti­ni şöy­le tas­vir eder: Ha­yat bu kainat­tan sü­zül­müş bir hü­la­sa (öz, özet) ol­du­ğu gi­bi; şu­ur ve his da­hi, ha­ya­tın bir öze­ti­dir. Akıl da­hi, şu­ur­dan ve his­ten sü­zül­müş bir öz­dür ve ruh da­hi, ha­ya­tın ha­lis ve sa­fi bir cev­he­ri ve sa­bit ve müs­ta­kil za­tı­dır.9 İn­sa­nın İlâ­hî ha­ki­kat­le­re layık bir ha­li­fe­li­ğe li­ya­kat ka­zan­ma­sı,10 ya­ni, var­lıkla­rın üs­tün­de bir mevkiye çıkması te­fek­kü­re bağ­lı­dır. Özel­lik­le kalp; te­fek­kür ve zi­kir­le iş­ler”11 ça­lı­şır.  

Halbuki, akıl ve kal­bin bes­le­yi­ci gı­da ve ener­ji­si tefekkür ise, derin, detaylı düşüncedir. Gü­ne­şin, ge­ce per­de­si­ni ara­la­yıp eş­ya­nın ma­hi­ye­ti­ni gös­ter­me­si gi­bi, in­ce ve dik­kat­li te­fek­kür de ce­ha­let ka­ran­lı­ğı­nı da­ğı­tıp gaf­le­ti yok eder.12 

Dipnotlar:

1-Edebu’d-din ve’d-dünya, Aclunî, 2/262.; 2-Sözler, Enst./inter., s. 103.; 3-Şuâlar, s. 16.; 4-Muhakemat, s. 15.; 5-Şuâlar,  s. 16.; 6-Sözler, s. 25.; 7-Muhakemat, s. 67.; 8-Sözler, 47.; 9-Age., s. 103.; 10-Mesnevî-i Nuriye, s. 124.; 11-Mektubat, s. 429.; 12-M.Nuriye, s. 298. 

Okunma Sayısı: 1229
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı