Her halde nefsin ve olumsuz duyguların kara enerjisi olan göz değmesinden, bazılarının elini masaya vurup, kulağını çekerek, “şeytan kulağına kurşun” dedikleri gibi hurafelerle korunamayız. Nazar gerçek, manevî ve duygusal bir enerji olduğuna göre, korunmak da bu cinsten olmalı.
Göz değmesi olumsuz duyguların, vücudumuzdaki elektrik ve elektro/manyetik enerjilerin “odaklaştırılarak” hedefe gönderilmesi olduğunu görmüştük. Ondan korunmanın da manevî boyutları, maddî formülleri vardır.
Elektriğin çarpmaması için, elektrik iletmeyen maddeler; soğuk havayı kalın ve yünlü elbiseler kullandığımız gibi, hasetçilerin kötü enerjisinden korunmak için de maneviyata, Kur’ân okumaya, zikre ve duâya sarılmalıyız. Zira onlar bir şifa kaynağıdır. Elektronik cihazların ses, ışık gibi enerji türleriyle açılıp/kapatılması mümkün olduğu gibi, cinnî şeytanların ve nazarların da duâ ve zikir ile uzaklaştırmaları mümkündür. Bunlar halis bir zırh, sağlam kalkanlardır. Dolayısıyla onlarla negatif enerjileri savmak mümkün.
Okuma, üfleme ile de (şarlatanların suiistimali ayrı bir mevzudur) lazer veya ültraviyole ışınları gibi nazarın yönünü saptırır veya etkisiz bırakabiliriz. Bu akıldan uzak bir olay değildir. Felak, Nâs, Fatiha Sûreleri ile Âyet’el-Kürsî’yi okumamızın tavsiye edilmesi bu hakikate işaret eder.
Cevşen, en büyük bir zırhtır. Binbir Esma-i İlâhiye ile O’na sığınmaktır ve ruh ile bedenimizi manevî zırh ve kalkan ile çevirmektir.
Büyük Cevşen’in içindeki Celcelütiye ve Sekine de okunmalıdır.
Diğer yandan Hz. Peygamber (asm), “Nazar değdiğini anlarsanız, vücudunuzu yıkayınız” buyurmuş ve bizzat uygulamış. (Müslîm, Selâm, 42/II, 1719.) Su, insandaki kötü enerjiyi de boşaltan bir özellik taşır. Çünkü vücuttaki elektriklenmeyi harekete geçirir, boşaltır ve dengeyi sağlar.
Bu hadisi şeriften nazarın su ile tedavi edilebileceği ve o kötü enerjinin etkisizleştirilebileceği anlaşılıyor. Bazı yörelerde nazardan korunmak için, nazar isabet eden çocuk hemen yıkanır, elbiseleri değiştirilir. Bunun dayanağı, yukarıda naklettiğimiz hadistir.
Yüze kömür sürmek veya nazar boncuğu takmak gibi tedbirler eski kültür, batıl dinlere ve inançlara dayanır. Onlar da bu davranışlarıyla aslında haset, kıskançlık gibi olumsuz bakış ve enerjilerin yönünü, etkisini savmak istemişler, ama ifrat ve tefritten kurtulamamışlar.
Biz de kimi zaman boş bulunup veya farkına varmadan olumsuz duygularımızı yollayıp nazar edebiliriz. Başkalarını kendi nazarlarımızdan korumak için de “Maşallah lâ kuvvete illâ billâh” demeliyiz.