Açık, net, sade bir dille yazılan edebiyat, psikoloji, sosyoloji, biyoloji, kimya kitabını bile herkes yalnız başına tam anlamaz, anlayamaz! Risale-i Nur çok kapsamlı bir tefsirdir.
Ayrıca tefsir, hadis, kelâm, tasavvuf ve sair İslâm ilimler ve bu ilimler literatüründe geçen bütün mefhum/kavramları kullanır, izah ve ispat eder.
15 asırdan beri biriken meseleleri ve muğlak kalmış hakikatleri çözmüş, bütün hastalıkları teşhis etmiş, tedavi formüllerini ortaya koymuş muazzam bir külliyattır. Ve hatta Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin zamanımızdaki içtimai, siyasi ölçü ve hizmet metotlarını da izah etmiştir. Mesela, istibdat-hürriyet, adalet, meşveret, meşrutiyet, demokrasi, cumhuriyet, devlet, hilafet, diplomasi, propaganda, reis-i cumhur, seçim, liyakat, askerlik, ordu, milliyet/milliyetçilik, laiklik, iktisat (ekonomi), ücret, faiz, sirkat, şeffaflık, sorgulama, İttihad-ı İslâm, vs., vs. gibi… Bunlar, 27. Mektub olan lahikalar başta olmak üzere Münazarat, Sünühat, Divan-ı Harb-i Örfi, Hutbe-i Şamiye, Şualar, İşarat’ül-İcaz’dır. Beyanat ve Tenvirler isimli eserde de toplanmıştır.
Öte yandan Risale-i Nur İslâm felsefesidir. Sekülarist tüm felsefik akım ve cereyanları akli, mantıki, ilmi delillerle çürütmüştür.

Böylesine kapsamlı, geniş, derin bir tefsiri herkes bir okuyuşta anlayabilir mi? “Gerçi, herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes her bir meselesini tam anlamaz.”1 Zira, her bir ilmin, her bir branşın kendine has, özel mefhum, tâbir, kelime ve ıstılahi mânâları vardır. Bediüzzaman, bunları öğrenmek, anlamak için “Mümkün olduğu kadar, her yerde küçücük birer dershâne-i Nuriye açmak lâzımdır.”2 direktifini vermiştir.
Fen, sosyal, manevi tüm ilimlerin harmanlanarak yazılan ve ilimler literatüründe geçen bütün temel kelime ve mefhumları kullanan en yüksek iman ve İslâm ilmi olan Risale-i Nur’a anlamak için nasıl bir yol takip etmeli, yani nasıl okunmalı? Formullerinden birisini şöyle:
“Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir.”3 Kısaca şerh, “yorum, çıkarım”; izah “açıklama”, tanzim “düzenleme” demektir.
Dipnotlar:
1-Emirdağ Lâhikası, Enst./intr., s. 217.;
2-Age.;
3-Mektûbât, Enst./inter., s. 413.