Bir kardeşimiz, “Mardin cihetlerinde, beni hakka irşad eden bir zata rast geldim. Siyasetteki muktesit mesleği bana gösterdi.’ 1 cümlesinde geçen ‘muktesid meslek’ nedir?” diye sordu.
Muktesit meslek, sosyal hayatın tabakalarını ihâtâ eden genel bir prensiptir. Namazın her rekâtında tekrarladığımız Fatiha’da geçen “sırât-ı müstakîm”deki “denge/vasat” yoldur.
Sırât-ı müstakim ise, “kuvve-i gadabiye, kuvve-i şeheviye, kuvve-i akliye”nin, “şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hâsıl olan adl ve adâlete işarettir.” 2 Yani, “ifrat ve tefritten” uzak, “vasat/denge” durumu.
Resûl-i Ekrem (asm), hayatının her safhasında i’tidal ve istikamet üzerine gitmiştir. 3 “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” İlâhî emri üzerine Resûl-i Ekrem (asm) “Hûd Sûresi beni ihtiyarlattı” buyurmuşlardır. Bu tavır, “Hududda istikamet” olarak da tâbir edilmiştir. 4
“Siyasetteki muktesit meslek” ise, siyasette de Muktesid ve Hakim ismleri üzere harekettir. Yani, ifrat ve tefritten uzak, vasat yolu takiptir. Siyasette i’tidâlli, istikametli yol tercih edilirken, hak olan kendi mesleğinin hukuku da korunmalı ve “Vâcip/farz olan hakkın iltizamı/hakka taraf olma” da sağlanmalı.” 5 Haktan, haklıdan yana olmalı, tarafgir olmamalı.
Bediüzzaman, “siyasette muktesit mesleği”, II. Abdülhamid üzerinde de uygular: “Veli ve şefkatli Sultan” der ve “mecbur” da kalsa “zayıf istibdat” yaptığını söyler. 6 Yani, “siyasette muktesit mesleğe” göre ya “Ulu Hakan” veya “Kızıl Sultan” değil, “hafif istibdat uygulayan” bir padişah!”
Keza, Bediüzzaman, “Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar haydutturlar” diye kararlılıkla baskıya karşı çıkar. İstibdada ve mutlakıyet yönetimine karşı çıkan hürriyetperverlerin tamamının temsil edildiği İttihad ve Terakki’ye de başta müsbet yaklaşarak hürriyet ve meşrûtiyetteki rollerini teslim eder.
“Siyasette muktesit meslek”, hak ve hürriyetlere saygıyı esas alır. Ahrar denen hürriyetçilerin, Demokratların takip ettiği yoldur. Onlara destek, “siyasette muktesit mesleği” takip etmektir.
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Beyanat ve Tenvirler, s. 105.
2- İşaratü’l-İ’caz, s. 29.
3- 11. Lem’â.
4- 13. Lem’â ve 1. Şûa.
5- 21. Söz.
6- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 122.