Deccalizm/Süfyanizm denen ahirzamanın en dehşetli son zaman dilimindeyiz.
Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde, “Hz. Adem’in yaratılışından itibaren Kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccaldan daha büyük bir hadise, daha büyük bir fitne yoktur.” (Müslim, Fiten: 126) Bir diğerinde ise, “Deccalın şerri şeytandan daha etkilidir.” demiştir. (Ramûzü’l-Ehadis, s. 518)
İşte geçmiş devirlerin bütün fitneleri, bütün desiselerinin toplandığı dehşet ve vahşet bir zamanın tam ortasındayız. Öyle bir fitne ki, Üstadımızın tabiriyle, “Hatta bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar. Hatta Risale-i Nur erkânlarına karşı da…” (Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası, 109) Nur Talebelerini, özellikle Yeni Asya grubunu adım adım takip eden komite ve trolleri yok mu? Risale-i Nur, baştan ayağa “Deccalın” kötülüğünü, fitnesini engelleyen, Süfyanist kansere karşı en etkili şuâ tedavisini-Şuâlar/Beşinci Şuâ- uygular.
Evet, “Herbir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvatıyla âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.” (Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Hutuvat-ı Sitte, s. 449)
Üstadımızın bahsettiği bu komiteler, “ıslah-ı hal” mi ettiler, “tevbekâr” mı oldular? Belki daha da bilenerek, ilmi ve teknik olarak donanarak ifsatlarına devam ediyor; başta ahmak “siyasal dincileri/dindar siyasalcıları”, dindarları, Nur Talebelerini kullanmaya çalışıyor. İşte deşifresi:
● “Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi, adliyeyi ve siyaset ve idareyi zahiri dinsizliğe alet edip, bize hücumları akim kaldığı ve Risale-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski planlarını bırakıp daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plan çevirdiklerine dair buralarda emareleri göründü.
“O planların en mühim bir esası, has, sebatkâr kardeşlerimizi soğutmak, fütur vermek, mümkünse Risale-i Nur’dan vazgeçirmektir. Bu noktada o kadar acip yalanları ve desiseleri istimal ediyorlar ki, Isparta ve havalisi, Gül ve Nur fabrikasının kahraman şakirtleri gibi, çelik ve demir gibi bir sebat ve sadâkat ve metanet lâzım ki dayanabilsin. Bazı da dost suretinde hulul edip, korkutmak mümkünse, habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. ‘Aman, aman Said’e yanaşmayınız! Hükûmet takip ediyor’ diye zayıfları vazgeçirmeye çalışıyorlar. Hatta bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar. Hatta Risale-i Nur erkânlarına karşı da…” (Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası, 109)
Siyaset ve iktidarı bu tuzaklara çektiklerinin çok delilleri, belgeleri yazıldı, konuşuldu…