ANNE BANA KELİME
Anne bana masal anlat! Baba bana şiir oku! Sorularım çoğalıyor durmadan da pek oralı değilsiniz! Kelimelere ihtiyacım var. Cebimi, diplomalarımı düşündüğünüzün çok azı da olsa; aklıma, kalbime, [hayatıma] “değecek” kelimelerim olsun istiyorum.
***
BAYRAM SABAHLARI
Bir tortu gibi acılar... Şairler de susmuş. Karanlık[la tanışma] faslında mıyız! Bir sabah herkes tanıyacak kendini, herkesi... Sırlar sıyrılacak bir sabah. Tantana uzun sürmez. Şaklaban, yalancı, göz boyayıcı... her şey meydana dökülecek. Ey hakikat, âşığım sana! Yalan, çok korkuyor senden. Bildiğim şu ki çok sabırlısın. Seninle tanışmak var ya... Bi’ çocuğa bakar gibi... Kır çiçeklerini okşar gibi... Sen çocukluğumun bayram sabahları... Yolda mısın, buralarda mısın; nerdesin? Nefeslerimiz daraldı. Güleç yüzüne hasret kaldık. Yüzlerimiz çok asık; gel gayrı!
***
ÇOCUKÇA
Yüzüne bir çocuk gülücüğü kondur! Çocuklar gibi sakin ve mütevekkil... Çocuklar gibi gurursuz... Çocuklar gibi ol!
***
ÇOCUKLUK DURAĞI
Gerçek çocukluğa gidebiliriz. Bir yerlerde duruyor o; özlediğimize göre!
***
AYÇİÇEĞİ ÇOCUKLUĞUM
Ayçiçekleri benim çocukluğum...
Müjde müjde salınıp duran...
Güneşin peşine takılıp gün boyu...
Ayçiçeği misin, günebakan mı;
Yıldız çekirdeklerle donanan!
***
ÇOCUKLUĞA KAÇIŞ
Susmak mı konuşmak mı! S-öze uzak bir dünya... Daha daha çocuklarla konuşmak belki! Gençlerle... pırıl pırıl... Zırıl zırıl kimi büyükleri gördükçe.. çocukluğuma, gençliğime kaçtığım bundan; ayıplamayın beni!
***
ÇOCUK GÖZLERİ
Uyuyup uyanır şarkılar.
Kâh çocuk olurlar kâh âşık...
Sarmaşık bir hali vardır hayatın;
Bulaşık ne varsa temizler zaman;
Dolaşık ne varsa açar;
Naçar kalmaz bir çocuğun gözleri;
Ve kalbi; bir kırılmışın;
Dağılmış ne varsa toplanır.
***
ESKİ BİR FOTOĞRAF
Arkadaşlarım ve saire...
Ağlamak geldi içimden.
Zaman bir rüzgâr gibi...
Savurmuş herbirimizi.
Bütün diplomalarımı versem;
Çocukluğumu, gençliğimi alsam geri!
***
TAVSİYE
Nereye gidersen git; çocukluğunu yanına al!
***
ÖDÜNÇ ÇOCUKLUK
Siyaseti çocuklara bıraksak da biz büyükler onlardan biraz ödünç oyun alsak! Çocukların oyunları siyaset; bizim siyasetimiz oyun oldu da...
***
ÇOCUK VE KAR
Heveslerim gibi yağıyor kar.
Çocukluğum...
Sokak lambalarında kelebek...
Tane tane, ilmek ilmek
Kefeni dokunuyor âlemin.
“Dokunuyor” be!
Kar pamuk gibi ak...
Gökyüzü bir öpücük kadar yumuşak...
Ah, biraz çocuk olsak.
***
ÇOCUK PENCERESİ
Kocaman kocaman adamlar, paylaşamıyor dünyayı! “Ölmem” sanıyorlar para pul var deyu... Ölüp ölüp gidiyorlar, apartmanlar, köşkler bırakarak... Şöyle bir seyretseler papatyaların neşesini; vazgeçerler hırslarından. Başlarını kaldırıp baksalar göz kırpan yıldızlara; çocuklar gibi kaygısız uyurlar. Bu adamları anlamıyorum. Böyle giderlerse anlamam da... Bana sorarlarsa dadanmasınlar dünyaya. Hepimizi altına alacak. Çocukların hayallerini kuşanalım. Biraz dost olalım kuşlarla. Mırmırlarını dinleyelim kedilerin; uzaklaşalım biraz “dünyadan!” Bir şey diyeyim mi... Bilmiyorsunuz yaşamayı; çocuk değilsiniz ki... Kocaman adam olmuşsunuz! Biraz adam olun!
***
KAYIP ARANIYOR
Uçurtmalarım nerde?
Ki uçardı göklerde.
Arıyorum her yerde;
Uçurtmalarım nerde?
***
SEN ÇOCUK KAL
Dünyanın gürültüsüne aldırmadı hiç;
Bademler çıkageldi!
Yanında çocukluğum...
Dünyalar benim olmuş gibi...
Çocukluk ne sade!
Bırak... hep çocuk kalsın yüreciğin.
Dayanamaz sonra;
Döndüğünü gördükçe dolapların.