"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hey fani dünya!

Ali HAKKOYMAZ
02 Eylül 2023, Cumartesi
OSMANLI SEVGİSİ(!)

Osmanlı’nın son kokularından Vakıflar’ı yok etmek nasıl bir Osmanlı sevgisidir?! Hamaset fabrikalarında zeytinyağı sıkılmıyor; bol miktarda cehalet ve açlık var; istersen!

***

EĞİTİM ÖLDÜ MÜ?

Eğitimi yine bu hapishane okullarla açacaksanız; açmayın! Sınıflar koğuş... Otuz, kırk, elli nefes; ufacık bir sınıfta; insaf! Öğretmenler de genellikle gardiyan ya da çavuş... Öğrenci de, veli de, öğretmen de bıkkın... Türkiye bu kadar zenginse; okulları, eğitimi niye kanser? Sınıflarında -bir raf olsun-kütüphane yok? Boşuna kitap mitap bastırmayın! Gelişme ikiye katlamış diyor araştırmalar; tamam. Ev, araba vesaire... Fakat eğitim yarım! Ne anladık?!... En az okuyan ülkeler içindeyiz! Çare var da; istekli misiniz?!...

***

İSTANBUL’A DOKUN(MA)MAK:

İstanbul; yeşil demek... Ağaç demek... Çınar demek, defne demek, erguvan demek... İstanbul; tarih demek... Gökdelenlerle tarihi kapattılar. Köprü ve otobanlar için de ormanların yarıdan fazlasını kurban ediyormuşuz. Memleket dönüşü bağımızdan birkaç çiçek koparırken ben bin türlü üzüldüm. Bu nasıl bir memleket sevgisidir ki kâr zarar dengesi güdülmez?! İstanbulul’un betona, köprüye, binaya ihtiyacı yok; İstanbul’un İstanbul’a ihtiyacı var yani dokunulmamaya...

***

ÇINARALTI:

Bırakalım İstanbul’u kendi haline;

Sabah akşam söylesin şiirlerini.

Efsane pozlarına dokunmayalım.

Martıları cümbüşe dursun.

Uyusun çınarlarının gölgesinde,

Beş yüz yıllık yorgunluğumuz.

***

YAŞAMAK KAÇKINLARI:

Yaşamak, zor değil; zorlaştırılıyor. Köyündeki, dağındaki adamları; şehirlere niye mecbur/mahkûm ettik ki... Sularımızı naylon şişelere doldurduk. Ekmeklerimizin kokusunu savurduk. Meyvelerin tadını şaşırdık. Biz yaktık ormanları, biz kestik havasını şehirlerin. Yükleri, biz yüklendik; şimdi etrafa bakıyoruz; birileri el atsın deyu...

***

FATİH’E YABANCI İSTANBUL:

İstanbul unutmuyor; o eski kendimi bana geri verin diyor. Bu kadar katlı binalar bu bana göre değil diyor. Yağmur denizle buluşamıyor. Martıları, balıkları, çınarları üç kuruşa küstürülen şehir... Fatih gelse; şehrini tanıyamaz, Ayasofya’sında namaz kılamaz.

***

HAS/RET YILLAR:

“Has marul...

Sürahi marul...

Hasbahçenin gülü marul...” diye çocuk seslenişlerimle ben de sattım Kayseri’de. Ne burda ne orda kaldı o bahçeler. Artık hormonlusunu yiyoruz ve aşılarla şaşı olmamızı istiyorlar. Ben o mis kokulu has marullarımı istiyorum. Bu ne idüğü belirsiz ilaçlardan bana ne! 

***

HEY ÖLÜM HEY!

-İngiliz Zafer Ali’ye güle güle…-

Kırık Türkçesiyle hayalimde…

Nurtaşı, Fatih’te…

Yıllar n’ettiniz, be!

Biraz müsade!

Ha, öyle mi!

O da mı yola çıkmış!

Arada böyle haberler…

Yolcuyuz, yolcuuu…

Hey zaman hey!

Hey hatıralar!

Hey yıllar…

Hey, hey, hey!

Hey fani dünya hey!

Toparlan diyor, durmadan.

Şu, bu, öteki derken…

Tam dalmışken…

Kapıda biri…

Hey yıllar hey!

Nasıl da katlanıp öyle…

Bağlayıp ömürlerimizi…

Kimsenin koparamadığı…

Dur, gitme; nafile…

Ümit, korku, çile…

Yolculuk böyle…

Hey ölüm hey!

Okunma Sayısı: 1470
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aysuna

    2.9.2023 10:15:39

    🌺🌺🌺🌿

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı