"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oruç: Ebedî doymak için

Ali HAKKOYMAZ
02 Mayıs 2020, Cumartesi
Bir yudum suyun ne olduğunu, yudum yudum anlamanın adı oluyor oruç.

Hayır, hayır! Adımı öğrendim bu Ramazan’da da: Âcizliğimin hep yerinde durduğunu… 

Ummadığımız yerlerden/nerelerden geliyordu gelenler, nerelerden?!... 

Düşünsene: 

“Çıktım erik dalına; 

Anda yedim üzümü! 

Bahçe ıssı kakıyıp: 

Der, ne yersin kozumu!” 

Baksana! Erik dalına çıkıyorsunuz; o da ne?! Üzümmüş kısmet, diyorsunuz. 

Bir daha: “O da ne!” Ki…bahçeci geliyor, cevizlerini neden yediğinizi soruyor. 

Ne var ortada?!... 

Yaa! 

*

Yediğiniz içtiğiniz şeylerin sizin olduğunu sanıyorsunuz. 

Sonra imsaklı, iftarlı zamanlar düşüyor içinizdeki/dışınızdaki takvimlere. 

Sular seller gibi akan bir susuzluğunuz var bu çölde! 

Vay, bu çölde ne yapardınız oruç gelip kapınızı çalmasaydı! 

Az şey mi; seni sana hatırlatıyor oruç; hem de haftalarca bekliyor seni. 

Yalnızken bile… yanmışken bile elin suya gitmiyor. 

İnsanlık bu ya… insanlık bu! Yaa! İnsanlık; bu yaa! 

Su, sana yakın olduğu kadar da uzak! İlla emir büyük yerden çıkacak. İllâ, illâ… 

Şimdi özürler dileyelim izinsiz/hatırlamasız yediğimiz/içtiğimiz şeyler adına… 

Gafletin zehir; tefekkürün panzehir olduğunu imzalarız her oruçta. 

Ramazan’da, on bir ay duymadığımız ekmeğin kokusunu duyarız. 

Duyarız da ne mi olur? 

Açlığın dayanılmaz cazibesine kapılanlara sorun! 

Bu nasıl hafifleyiş böyle! Dünya inmiş de sırtımızdan… ve yeniden doğuşun tazeliği gözlerimizde… 

Oruç; öteki aç kalmalara, öteki susuzluklara benzemiyor. 

Bir sırrı beraberinde getiriyor oruç. 

Ne oluyorsa oluyor; kendini sevdiriyor oruç; anlıyorum. 

Bu “sır” bende kalsın; sizinki de sizde...

Her oruçlunun derininde/gözlerinde bu sırdan izler var. İsteyen çözer. 

O’nsuzluğun sonsuz boşluğa bizi düşüreceğini gösteren “Ramazan aynası” olmasaydı, neyi görecektik biz! 

Her açlık, orucumuz; her lokmamız/yudumumuz iftarımız oluyorsa… oruçla tanışmışız demektir. 

Oruç (bize) gelir koşa koşa… 

Biz oruca gideriz açlığımızın bütün haşmetiyle… 

Oruç (bizi) sonsuz doyurmak için gelir. 

Biz ağlarız; oruç güler! 

Biz ağlarız; imsak, anahtarı cebine koyduğu gibi sırra kadem basar. 

Bu âlemin ambarları doyurmaz beni; buz gibi akarsuları kandırmaz… 

Ne de olsa “çöl” burası… 

*

İhtiyaçlarım… hani nerde?! 

Nerde benim hastalıksızlığım, ölümsüzlüğüm?!... 

Burada, bu çölde, ölüm var sana, bana! 

Fakat oruç gelince dolarım da… doyarım da… 

Fırınlar istediği kadar ekmek yapsın; yetmez ki bana!

Okunma Sayısı: 1445
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    2.5.2020 02:22:54

    Oruç tadında bir "oruç" yazısı..Teşekkürler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı