Demek her kanun Meclis’ten çıkıyor. O zaman şu müzminleşmiş dertlerimize niye sansür kanunu çıkarılmaz!
Zamları sansürleyin; gitsin! Her sene sınıfta kalan, okuduklarının yarıdan fazlasını anlamayan, matematikten nerdeyse sıfır çeken eğitime de bir sansür sürün de ufkumuz açılsın! Finlandiya eğitimi belki de yasaklarla şahlandı!
Abdülhamit de yasaklı yollara girdi; Meclis’i bile kapattı; ne oldu! Koskoca Osmanlı… küüüüt! Yıldız’ı darülfünun yap, diyen Said Nursi’yi de dinlemedi. Son ânda Meclis de açıldı amma… Demir tavında; dilber çağında…
Sansür iyi bir şey olsa; bugün buralarda olmazdık! Sanat suskun, ticaret ziyanda, ziraat, tarladan pazara gelene kadar katmerli fiyat… Peynir daha dün elli idi; bugün yüz elli…
Bu yasaklarla bir adım gidilmez ama ortaçağlara uçarak gidilir! Eğer dolar düşecekse; susalım. Sanat gelişecekse; dudaklarımız kıpırdamasın!
Vekillerin dokunulmazlığı kalkınca; zamlar da kalkacak mı! Halkın seçtiği Menderesler asıldı da ülkenin önü mü açıldı; ünü mü arttı! Gezmişler de asıldı; Japonya mı olduk!
Pazara çıkmak eskiden keyifti. Şimdi korku afişleri gibi etiketler…
Şu sansür mansür gibi absürt şeyleri bırakın! Halk her şeyi görüyor; gördü ki son seçimlerde sansürcülere dünyanın kaç bucak olduğunu gösteren kıpkırmızı kart gösterdi.
Elinizden geliyorsa yasakları sansürleyin! ‘Yasaksız ve konuşan Türkiye’ olmazsa; orada eğitim ölür ve ölüdür ve zamlar ve fukaralık ve cehalet dipdiridir. [Binde yedi okuma oranını yükseltecekse bu sansürtler; mesele yok!]
Enflasyon denilen canavar bütün değerleri alaşağı eder. Pahalılık bu ülkeye çok daha pahalıya patlamadan bu yangını başlattığınız gibi söndürün! Bu yangını başlatan şu israfınıza son verin ve sizin olmayan paraları harcarken her kör kuruşun hesabını Meclis’e en şeffaf şekilde mutlaka aktarın!
Beyler! Yakın zamandaki on lira, iki lira oldu. Yani asgari ücret on beş ila yirmi beş bin arası bir yerde olmalı ki halk nefes alsın.
Sansür kolay… Hem mevzu değişir. Zamlar unutulur gibi olur. İş yapıyormuş havası da eser.
Hafiften bir lokantaya gir çık; adam başı yüz, iki yüz; bu da vasatı…
İşler kesatı kırk beş geçiyor.
Garson! Çek bir sansür; yıllanmış olsun, ha!
Hürriyeti, adaleti, bütün dilleri sıkı sıkıya bağlayın; tayyaremiz tayaran etmek üzere…
***
SAN’SÜRÜNCE
San’sürünce…
Sıcak ekmeğin üzerine…
Tereyağı niyetine…
Ülkemin karnı doyacak!
Sansür’ünce…
Gazetelerin üzerine…
Adalet yerine oturacak.
Hürriyet uçacak!
San’sürününce…
Düşüncenin üzerine…
Oh, be!
Cehalet dağlara sığınacak!
Sansürü’nce gelişir ülkeler.
Şan u şerefi artar!
Terazileri altın tartar!
Geç kaldı; bu, öldü, denilen hatıralar!
Sansür’üncemede kalmasın!
Sansür/ince mesele…
Kösele, kes hele, kesele…
Sansür’ünce sürünür fukaralık her yere.
Sansürt, absürt deyip geçme!
Çok önemli mesele…
Adam yazıp çizip kendini yoruyor;
Otursun, sussun, dinlensin diye…
Sansür/ünce… bu… bilmezsin sen!
Türkçe gibi ince bir dil değil zaten…
Skolastik, ortaçağ, çiğ çağ… çok eski bir dil…
Sözlüksüzlerin dili abi; yorma beni!