"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musıkî cemiyetleri

Ali OKTAY
01 Mart 2012, Perşembe
1975 yılında Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça ve Nevzat Atlığ’ın büyük gayretleri ile İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarı açılıncaya dek ülkemizde müzik eğitimi veren bir okulun olmadığını düşünmek çok garip geliyor doğrusu.

Biraz da yaşanan badirelerin boyutunu anlamayı kolaylaştırıyor sanırım. 1974-1975’lere kadar müziğimiz resmî olarak faaliyette olan bir okula sahip olamasa da çok şükür birbirinden değerli müzik adamlarının himmet ve gayretleri kurulan musıkî cemiyetleri sayesinde insanımız müzik kültüründen koparılamamış aksine daha da kök salmıştır. Bugün başta Üsküdar Musıkî Cemiyeti olmak üzere hemen hemen her ilçede, her semtte açılan müzik dernekleri binlerce genç, çocuk ve her yaştan insanımıza müziğimizi öğretiyor, kültürünü aktarıyor. Bu yazıda Osmanlı sonrası özellikle İstanbul’da kurulan musıkî cemiyetlerine Dr. M. Nazmi Özalp’in Türk Musıkîsi Tarihî eserinde aktardığı bilgiler ışığında bir bakalım dilerseniz.    
1922 yılında Defterdar’da Ali Salahi Bey, Ali Rıza Şengel, Kanunî Nazım Bey ve Fahri Kopuz’un öncülüğü ile açılan Terakki-i Mûsikî Mektebi kısa bir süre sonra Millî Eğitim Bakanlığı’nın emri ile 1927 yılında kapatılmıştır.
Abdülkadir Töre tarafından 1925 yılında Cerrahpaşa‘da kurulan Gülşen-i Mûsıkî Mektebi ise ne yazık ki dokuz yıl sonra 1934 yılında kapatılmıştır. Kurucusu, evinin bahçesinde çok güzel ve değerli güller bulunduğu için bu adı vermiştir. Union Française’de her on beş günde bir vermiş olduğu konserler, o zamanlar çok takdir edilmiştir.
Özel musıkî okullarının en uzun ömürlü ve en verimli olanlarından biri olan Darü’t-talim-i Mûsıkî, Fahri Kopuz, Reşad Erer, Âmâ Nazım Bey, Neyzen İhsan Aziz Bey’in öncülüğünde 1916 yılında Şehzadebaşı’nda öğrenime açılmıştır. Bu cemiyette H. Sadeddin Arel bir süre nazariyat dersleri vermiş, Dr. Suphi Ezgi de görev almıştır. Yine Cevdet Çağla, Ferid Alnar, Nazım Bey’in iki kızı Naime ve Nebile hanımlar, hanende Arap Cemal, Hâfız Memduh, Celâl Tokses, Safiye Ayla, Zeki Çağlarman gibi sanatkârlar görev yapmıştır. Bu topluluk fasıl musıkîsine bir yenilik ve disiplin getirmiştir. Bayezıd’da Moda, aynı semtte Merkez, Şehzadebaşı’nda Şems kıraathanelerinde konserler verirdi. Her akşam 20.00-23.30 saatları arasında verilen bu konserlerde program, sahnede bulunan bir karatahtaya yazılırdı. Bu ciddî konserlere mûsıkî sever İstanbul halkı gereken ilgiyi göstermiş, sessiz ve saygı ile izlemiştir. 1931 yılında kapanan bu cemiyet, daha sonra Fahri Kopuz tarafından yeniden açılmışsa da, Kopuz’un 1939 yılında Ankara Radyosu’na tayin edilmesi ile faaliyetine tekrar son vermek zorunda kalmıştır. Nota yayını, plâk çalışmaları, ciddî ve düzenli konser çalışmaları, mûsıkî eğitimi, yurtiçi ve yurtdışında önemli kültür merkezlerinde yapılan turnelerle Türk Mûsıkîsi’ne değerli hizmetlerde bulunmuştur.
1915 yılında Ali Şâmil Paşa’nın konağında Edhem Bey tarafından kurulan Darü’l-feyz-i Mûsıkî'nin öğretim kadrosunda saz sanatkârlarından Udî Sami Bey, Lavtacı Hacı Tahsin, Kemanî Naim Bey, Neyzen ve nısfiyezen Cemil Bey bulunuyordu. Ses heyetini ise başhanende olarak, Yeniköylü Hasan Efendi’nin çıraklarından 30-40 fasıl bilen Edhem Nuri Bey yönetiyordu. Daha sonra bunların arasına Selahaddin Pınar, Ata Bey, Kadıköylü Tanburî Fuat Sorguç da katılmıştır. Darü’l-Feyz-i Mûsıkî sonradan Üsküdar Musıkî Cemiyeti’ne dönüşmüştür.
Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti ise Telgrafçı Ata Bey adı ile anılan mûsıkîsever bir kimse tarafından 1908 yılında, kendi evinin bir bölümünde “Anadolu Mûsıkî Mektebi” olarak öğrenime açıldı. Darü’l-Feyz-i Mûsıkî ile birleştikten ve bir çok değişikliklerden sonra “Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti” adını aldı. Bugün de aynı başarı ile hizmetini sürdürüyor. Başlangıçtan bugüne kadar Ali Rifat Çağatay, Hoca Ziya Bey, Udî Sami Bey, Selahattin Pınar, Emin Ongan, Necati Tokyay, Halil Can gibi sanatkârlar bu cemiyette çalışmışlardır. Türk Sanat Mûsıkîsi’nin pek çok ünlü ismi buradan yetişmiştir.      
1908’de İstanbul’da, Ragıp Paşa Kütüphanesi’nin karşısındaki bir yerde, Şehzade Ziyaeddin Efendi’nin himayesinde bir mektep olarak kurulan Darü’l-Mûsıkî-i Osmanî; 1912 yılında okul durumuna getirildi. İlk kurulduğu sırada kadrosunda Kanunî Hacı Ârif Bey, Udî Sami Bey, Kemanî Aleksan Ağa, Muallim İsmail Hakkı Bey, Kemanı Kırkor, Leon Hancıyan, Neyzen Tevfik, Hacı Kirami Efendi, Arap Cemal, Hanende Hüsameddin Bey, Hâfız Âşir gibi sanatkârlar bulunuyordu. 1914 yılında Çenberlitaş’ta başka bir binaya taşındı. Saz ve ses sanatkârları aynı örnek elbise giyer, düzenli konserler verirdi. Balkan Savaşı yıllarında kapanmıştır. Bu okul sonraları Darü’t-Talim-i Mûsıkî’nin temelini oluşturmuştur. Kapandığı sıralarda elemanlarının çoğu İstanbul Opereti’ne geçmiştir.
Leon Hancıyan, Tanburî Hikmet Bey, Piyanist Cemal Bey, Kemal Niyazi Seyhun, Enise Can, Lâika Karabey, Fulya Akaydın, Zahide Hanım, Nezahat Hanım, Udî Hayriye Örs’ün kurduğu “Şark Mûsıkî Cemiyeti” de bu arada sayılabilir. Daha sonra cemiyetin başkanlığına Ali Rifat Çağatay dâvet edilmiş, çalışmalara Refik Fersan ile Mesud Cemil de katılmıştır.
Divanyolu’nda Leon Hancıyan’ın başkanlığında açılan “Darü’l-Mûsıkî”, Neyzen İhsan Bey’in çalıştırdığı Beşiktaş Mûsıkî Cemiyeti, Zühre-i Mûsıkî Cemiyeti, Şehazade Ziyaeddin Efendi’nin özel meşkhânesi, kurucuları arasında Cevdet Kozanoğlu’nun bulunduğu Mahfil-i Mûsıkî, İttihad-ı Mûsıkî, Kasımpaşa Nahiye Müzik Kolu, Cumhuriyet’in ilânından sonra kurulan Kızıltoprak Mûsıkî Cemiyeti gibi kuruluşlarla Halkevleri sayılabilir.
1948 yılının Temmuz ayında kurulan “İleri Türk Mûsıkîsi Konservatuvarı” Sadeddin Arel’in hocalığı, yayın organı olan “Mûsıkî Mecmuası” ile değerli hizmetlerde bulunmuştur.

Okunma Sayısı: 3441
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı