Geçenlerde elime geçen bir sağlık dergisinde Op. Dr. Aytuğ Altundağ’ın ses hastalıkları hakkında kaleme aldığı bir yazısını okudum. Sizleri de yakından ilgilendirebileceği düşüncesiyle bu yazıdan edindiğim bilgileri  paylaşmak istiyorum : 
Akciğerlerden gelen havanın, ses tellerini titreştirmesi ile oluşan ses tonu; dil, dudak ve damak hareketleriyle farklı sesler haline dönüşüp konuşma   meydana geliyor. Sesin kulağa hoş veya kötü gelmesi ise ses tellerinin uyumlu, ahenkli bir şekilde titreşip titreşmediği ile alâkalıdır. Ses tellerinin ahenkli titreşimi ile çıkan ses kulağa hoş gelirken, sert ve uyumsuz  bir şekilde, zorlanarak çıkartılan ses kulağa hem kötü gelir hem de ses telleri, kalıcı bir şekilde hasar görebilir. Bu çerçevede bazı ses rahatsızlıklarına göz atacak olursak;
Kişinin sesini hatalı ve yoğun kullanımıyla, ses telleri üzerinde oluşan nasırımsı yapılar nodül olarak adlandırılıyor. Bunlar ses terapisi ve ses istirahatı ile tedavi edilebiliyorlar. Sesini yoğun kullanan kişilerde (Meselâ öğretmenler, müzisyenler vs), sesteki yıpranmaya  bağlı olarak ise polip oluşabiliyor.
Poliplerin cerrahi olarak çıkartılmaması halinde, orada kalmaları veya patlamaları, üzerinde bulundukları ses telinin hasar görmesine yol açar. Sesini yüksek performansla ve profesyonel olarak kullanan kişilerde  gırtlağa ve ses tellerine aşırı yük binmesi sonucu ses tellerinde ve onları çevreleyen yapılarda aşırı kasılmaya bağlı olarak ses sıkışması oluşabiliyor. Ses teli felci  ise genellikle tiroid operasyonları sonrasında, tiroid bezinin ses tellerini çalıştıran sinirlerin çok yakınından geçmesi dolayısıyla, operasyon sırasında bu sinirin hasar görmesi veya başka sebeplerle, meydana gelebiliyor. Ciddî ses kısıklığı ya da nefes alma problemleri, nefes darlığı ortaya çıkabilir. Ses kısıklığı, kanser belirtisi de olabilir deniyor.
Peki sesimizi nasıl doğru kullanırız? Sesi doğru kullanmak ve korumak sadece müzikle uğraşanların işi değil elbette. Doktor tavsiyeleri arasında yer alan ve benim de uygulayıp faydasını gördüğüm bazı tavsiyeler şöyle:
Konuşurken zorlayarak ses çıkarmaktan kaçının. Kurmaya çalıştığınız çok uzun cümleler tükenmek üzere olan yetersiz nefesle ses çıkarmanıza sebep olur. Sesinizi dinlendirin. Öğretmenlik, müzisyenlik gibi  mesleği icabı çok konuşmak veya sesini kullanmak zorunda kalanların yerli yerinde ve aşırıya kaçmadan  bunu yapmaları şart.    
Bazı kişilerde adeta tik halini alan boğaz temizleme, öksürük vs gibi davranışlar ses tellerinizi tahriş edip yıpratır ve sesinize zarar verebilir. Oysa birkaç yudum su içerek ya da “hmmm” şeklinde mırıldanmak çok daha sağlıklı bir yol. Düzenli su için. Gün boyu su içmeye çalışmak sesiniz için faydalı olacaktır. Sigara  kullanmayın ve böyle ortamlarda bulunmayın.
Çay, kahve gibi içecekler, ses tellerinizin kurumasına ve  balgam artışına sebep olabilir. Uyku da çok önemli  bir tedavi aracı. Uykusuzluk, seste yorgunluğa ve ödeme sebep olur ve ses kısıklığına yol açar. Midedeki asitin gırtlağa kadar yükselmesiyle oluşan reflü,   ses tellerinde hasar meydana getirir. Bu sebeple reflü tedavisi ihmal edilmemeli. Alerji ve nezle ilâçlarını doktor tavsiyesi olmadan kullanmamak gerekiyor. Mentollü nefes açıcılar, şekerler ve pastiller ses tellerinizin kurumasına yol açabileceğinden mümkün olduğunca uzak durmaya gayret etmek gerekiyor. Son olarak düzenli ses egzersizleri yapmakta fayda var.