Bir Mevlid-i Nebi Gecesini daha idrak ettik, cümleten.
Cenab-ı Hakk’ın, hakkında, “Sen olmasaydın ben âlemleri yaratmazdım” dediği fahr-i cihân’ın Kâinata nuru doldu, bu gece.
Habib-i zîşân, hâtemü’l-enbiyâ, fahr-ı kâinat, şefîimiz, efendimiz Hz. Muhammed’e (asm) binler kere binler salât ve selâm olsun. Onurumuz, sürurumuz, nurumuz Efendimize (asm) ithâf, naçizane bir şiir:
İNSANLIK SANA MEDYUN
Yazmış ezelden, Seni, nebî olarak kader
Asırlarca öteden bekledi, durdu, beşer
Rabbin Seni çok sevmiş; Sana, “Habîbim” demiş
Kur’ân ahlâkı ile ne de güzel bezemiş
Bekliyordu, her beşer, yelken gibi sineni
Canlı cansız her şeyi, şâd edecek sevgini
Sen gelince, insanlar, “insan” yerine kondu
Sen gelince, ins ü can, saadete gark oldu
İstikbâl etti, Seni, gökte nücûm ve kamer
Dağlar taşlar ağaçlar, bayram etti, serâser
Sanemler sukût etti, Sen, dünyaya gelince
Nârı söndü, Kisra’nın; Senin nûrun, inince
Değer geldi, Seninle, çöle dönmüş âleme
Senden önce insanlar, sarılıydı, mâteme
Sen geldin; yüzler güleç, cümle yüreklerse, hür
Dize geldi, Seninle; cezirede, tüm küfür
Sen gelince son buldu, yeryüzünde, Sensizlik
Sona erdi, Seninle; ruhlardaki sessizlik
Sen geldin; her zerrede, sedâ verdi kâinat
Sen geldin; sevgin ile mânâ kazandı, hayat
İnsanlık Sana medyun, her hâl üzre, yâ Resûl
Dinsizlik, meziyetti; dünya, ahlâktan yoksul
Gömerlerdi kızları, o gün öyleydi, usûl
Beşeriyet İslâm’la, etti, topyekûn gusül
Kadına, değer geldi; arından, pas silindi
Bilinmezdi o dem de, neydi değeri, kimdi
Meta idi, pazarda; ekseri, hür değildi
Geldi dinin, dünyaya, kadın kadri bilindi
Seraba dalmış gözler; gönüller ise, emvât
Anlamadı, kimisi; Seni bilmedi, heyhât
Nûrunla, yok olunca, âlemdeki deniyyat
Cahiliye, gark oldu; şavkınla geldi, hayat
Kolay mı, Seni yazmak; tasavvur etmek, Seni
Üç beş nâkıs kelâmla, çizebilmek resmini
Kalem kâsır, kalp hâsir, lâtifeler müstetir
Takdîminden, âcizim; yazamadım, müessir
Yazamadım, Efendim...
A. R. A.