"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sahtekâr

Ali Rıza AYDIN
09 Mart 2023, Perşembe
Sahtekâr, soğuk bir sıfat; sahtekârlık ise, kötü bir davranış biçimi! Sahte iş yapan, hilekâr ve aldatıcı insana “sahtekâr” dendiği yazıyor lügatlarda.

Haydi, ilk ikisini şöyle bir kenara alalım. Sonuncusu olan ve desise, hıyanet manasına da gelen “aldatıcı” kelimesine bakalım.

Aldatıcı ne demek?

Kim, kimi aldatıyor ya da aldatır?

İnsan, bir başkasını aldatmakla ne kazanır?

Aldanmakta ise, fayda yok. Dolayısıyla, aldatan aldanır!

Sahtekâr kelimesinin ifade ettiği sıfatların herhangi birini taşımayı, bu hâllere düşmeyi; düşenle de bir kavşakta buluşmayı kimse istemez.

Böyle olmakla beraber, bu kelime -bazen şaka yollu bazen ciddi- dilimizde yer alır; bazen de, itirafın adıdır. Bu cümleden olarak; bir hasbihâl bakiyesi, arda kalan bir mana:

Ticaretle iştigal ettiğimiz zamanlardan tanıdığım ve dostum olan Rizeli Basri Beyle irtibatımız vefatına kadar devam etti. O da ben de ticaretten el çekmiştik, ama İstanbul’dan ayrılıp, köyünde inziva hayatına girdiği günlerinde bile, telefonla da olsa muhaveremiz sürdü.

Ehl-i tarîk ve dinde hassas bir fikir yapıya sahip olan Basri Bey, bir telefon görüşmemizin arasında, şu şekilde yakındı:

“Abi, biz sahtekârız yahu.”

Şaşırdım!

“Basri Bey” dedim, “Biz neden sahtekâr olalım, kardeşim?”

Meramını şu sözlerle dile getirdi: “Nasıl olmayalım, abi? “El açıyoruz, Cenab-ı Hakka; ‘Sana inandım, Sana sığındım, Sana güvendim, Sana tevekkül ettim’ diyoruz; ardından da evlât ıyal, mal mülk, geçim; yani, istikbal endişesi çekiyoruz. Bu davranış tarzımız düpedüz sahtekârlık değilse, nedir?”

İtham ağır, konu derin…

Kendisine, cevaben; “Biz kuluz. Allah’a inanmak, O’na sığınmak, O’na güven duymak kulluğun ve aczimizin gereği. Elbette ki bunlar doğru sözler, doğru inanışlar; doğru davranışlar. Endişe cihetine gelince: Bu, tevekkül etmenin icabı olarak bizi tedbire sevk ediyor ve onu düşündürüyorsa, mesele yok. İnşaallah, sahtekârlık yapmış olmayız” sözleriyle, meseleyi bağladım.

Sohbet güzel, ama telefonda bu kadar!

Elbette ki Allah’a olan yakînini bilemeyiz; ama Basri Bey kardeşimiz sahtekâr olmadığı gibi, bilakis, mütedeyyin kimseydi. Rabbim kendisine gani gani rahmet eylesin.

Fakat söylediği bu kelime, çok tanıdık bir lâftı.

Şu toplum hayatında sahtekârlığın hangi rengiyle karşı karşıya kalmıyor, hangi usulünü-usulsüzlüğünü duymuyor; dönekliğini görmüyoruz ki?

Bakınız, 1869-1936 yılları arasında yaşayan ve bir müddet medrese terbiyesi de görmüş olan imam-şair Yozgatlı Hüzî bile, bulunduğu zamanın dünyasında, sahtekârlıktan bîzâr olmuş:

Âlem başka başka sahtekârlıkda

Ahbablara bel bağlama varlıkda

Candan sevdiğini sına darlıkda

Sana karşı sû-i niyetine bak.*

Evet…

Allâmülguyub’a karşı -hâşâ sümme hâşâ- kimsenin, sahtekârlık yapmak gibi bir haddi olamaz da; Rabbim, kulları mabeyninde dahi bizi bu yanlışa, bu zillette düşmekten korusun.

*M.Ö. Oğuz, Yozgatlı Hüznî, 118.

Okunma Sayısı: 1934
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı