"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İttihad-ı İslâm’a giden yol

Atilla YILMAZ
04 Ocak 2020, Cumartesi
Hacc’ın hikmetleri ve İttihad-ı İslâm (4)

“Osmanlı Devleti Kafkasya’ya her zaman ilgi göstermiş, Rusya ile olan mücadelesinde Kafkas halklarının desteğini almaya çalışmıştır. Irkî, dinî ve tarihî bağlarla bağlı bulundukları Osmanlı Devleti’nden her fırsatta yardım bekleyen Kafkas halkları, mümkün olduğunca bu yardımı alabilmişlerdir.” 1 

Kafkasya ve halkları Osmanlı imparatorluğunun içerisinde değildi, ama Osmanlı’dan her zaman gereken ilgi ve yardımı gördükleri tarihin şahadetindedir.

Kafkasya, Osmanlı topraklarının hemen bitiminde, Bediüzzaman’ın tabiriyle “ayak ucunda”dır. Bütün bu hadiselerden sonra da öldürülmesine yardım ettikleri Osmanlı’nın, yani her zaman imdatlarına koşan validelerinin (Osmanlı) ayakucunda ağlamaktadırlar. Ağlamaları; Osmanlı’dan sonra rahat yüzü görmemelerine işaret etmektedir.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA ARAPLAR   

Bediüzzaman’ın üçüncü örneği Araplardır. Şimdi de I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin egemenliğindeki Arapların, Osmanlılardan nasıl bir kopuş yaşadıklarını incelemeye çalışacağız.

“İngiltere’nin deniz aşırı politikası Osmanlı Devleti egemenliğindeki Arabistan Yarımadası toprakları üzerinde cereyan etmekteydi. İngiltere bu hedefleri doğrultusunda, Arabistan Yarımadasına sahip olabilme ya da kendi himayesinde bir iktidar oluşturma yoluna başvuracaktır. 

İngiltere bu politikasını Arabistan Yarımadası’nda yaygınlaştırmada Mekke Emiri Şerif Hüseyin’i mihenk olarak almıştır. Böyle bir yola başvurmalarının sebebi ise, Şerif Hüseyin’in temeli Arap Milliyetçiliği olan bir Arap Krallığı kurma ve başkanı olma düşüncesini bilmeleridir. …. Şerif Hüseyin’in bağımsız Arap Krallığı kurmak ve Hilâfet’in Padişah’tan alınması hususunda, İngiltere’nin kendisine yardım etme isteğini İngiltere kabul edince münasebetler başlamıştır. Şerif Hüseyin ile İngiltere arasındaki münasebetler Ocak 1916 yılında bir anlaşmayla sonuçlandı. 

Şerif Hüseyin anlaşmaya vardığı İngilizlerin yönlendirmesi ile Osmanlı Devleti’ne 6-10 Haziran 1916’da isyan bayrağını açmıştır.” 2

Şerif Hüseyin; “1908’de II. Abdülhamid tarafından Mekke Şerifi olarak atandı. I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler’den destek gördü ve İttihad ve Terakki’nin Türkçülük politikasını bahane ederek Arap İsyanı’nı başlattı. 1916 yılında bağımsızlığını ilân ederek kendini Hicaz Kralı ilân etti.” 3

Bütün bunların ardından Osmanlı İmparatorluğu askerleri; Hicaz çöllerinin kızgın kumlarında, Arap din kardeşleri tarafından çok feci olaylara maruz kaldılar.

Osmanlı’nın parçalanmasına İngilizler’le beraber acımasızca hizmet ettiler. O günden bu yana, Arap dünyası hâlâ; Batılıların, özellikle İngilizler’in tasallutundan kurtulabilmiş değildir.

Bu dağınık ve perişan halleriyle Bediüzzaman’ın belirttiği gibi, hâlâ kendine gelebilmiş değil, ağlamayı (pişmanlık) da beceremiyor ve hayret içerisinde darmadağın vaziyeti devam ediyor.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA AFRİKA  

Bediüzzaman’ın dördüncü örneği Afrika’dır. 

Bakalım Afrika, Müslüman kardeşinin tanımadan öldürülmesine nasıl yardım etti: “Fransa Cephesi’nden gelen Magripli esirler Tatarların yanı sıra Fransa safında savaşan Afrikalı Müslümanlar da Alman kamplarında esir olarak tutulmuşlardı. Zira XX. yüzyılın başlarında Fransa yaklaşık 30 milyon Müslümanı sömürgelerinde yöneten bir ülke olarak, idaresi altındaki bu halkları ordusunda istihdam etmiştir. 

Afrikalı Müslümanların daha çok Alman cephe hattına gönderildiklerini bu yüzden ya ölümle ya da esaretle yüz yüze bırakıldıklarını müşahede ediyoruz. Fransız ordusunda teğmenlik rütbesine kadar yükselebilmiş El Hac Abdullah’ın eserinde belirttiğine göre 1914’de Fransız ordusunda 187.000 Mağripli silâh altına alınmıştır.” 4 

Bu 187.000 Kuzey Afrikalı Müslüman, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı karşıtlarının saflarında silâh tutarak, farkında olmadan, tanımadan, bilmeden İslâm’ın kahraman ordusunun ve devletinin helâketine yardım ettiler.

Bediüzzaman’ın çok çarpıcı olan şu cümleleri, İslâm kardeşliği ve İttihad-ı İslâm konusunda gerçekleri net olarak ortaya koymaktadır.

İttihad-ı İslâmı önceleyenler evvelâ, İslâm’ın Hac farizasına gereken önemi vermelidirler. Birinci Dünya Savaşı’nın kaderinin izahını Bediüzzaman tek cümle içerisine sığıştırmış ve özetlemiştir.

“Milyonlarla Ehl-i İslâm, Hayr-ı Mahz olan sefer-i hacca şedd-i rahle etmek yerine, şerr-i mahz olan düşman bayrağı altında dünyada uzun seyahatler ettirildi.” 5 

Fransa; sömürgesi olan Kuzey Afrikalı Müslümanları, ta oralardan alarak çok uzun yolculuklardan sonra Çanakkale’de Müslüman kardeşleri ile karşı karşıya getirdi.

İngilizler; sömürgesi altındaki Hindistan’dan Müslümanları asker yaparak taa Çanakkale’ye getirip Osmanlı’nın karşısına dikti ve savaştırdı.

Sanki kader, Müslümanlara; “siz Hac farizasını yerine getirmezseniz; hac ortamında birbirinizi tanımazsanız, işte böylesine bilmeden, tanımadan, kahraman kardeşiniz olan Osmanlı’yı vurursunuz” diyordu.

Müslüman coğrafyalar İslâm’ın hac farizasına önem verselerdi, haccı yerine getirmek gayretinde tembellik etmeyerek, hac yolunda sefer yapsalardı; yeryüzü coğrafyasının farklı köşelerinden gelen din kardeşleriyle kucaklaşırlar, tanışırlar, bilişirler ve Birinci Dünya Savaşı’nda kardeşlerini kırmazlar, vurmazlardı.

Bediüzzzaman, haccın; İttihad-ı İslâm’a ve İslâm kardeşliğine bakan böyle muazzam  bir yönüne dikkat çekmektedir.

Dipnotlar: 

1- Sinan Ateş, (2013) Birinci Dünya Savaşı ve Kafkasya, Cilt 2 Sayı 5. 

2- Deniz Doğru, (2001) I. Dünya Harbi Sırasında Şerif Hüseyin’in Siyasî Faaliyetleri, AKÜ.

3- Vikipedi, Özgür Ansk, https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_bin_Ali_(Mekke_emiri)

4- Dr, Yaşar Demir, Fransa Özel Buhara Enst. Müdürü, Birinci Dünya Savaşının Müslüman Esirleri, Bilig, Kış, 2016 Sayı, 76

5- Bediüzzaman Said Nursî. Sünûhat, YAN, s. 72.

Okunma Sayısı: 1855
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı