En son söylememiz gereken cümleyi en başta ifade ederek başlayalım: “En iyi ilâç açlık ve en iyi diyet oruçtur” Bu çalışmanın ana mesajı bu ifadedir. Bu cümleyi okuduğunuzda şaşırmış olabilirsiniz. Zira şimdiye kadar ki ilâç tanımlarından farklı olduğunun farkındayız. İlâç denilince kapsül içinde haplar aklımıza geliyor olabilir. Amaçlarımızdan biri de beslenmeyle alâkalı “doğru bildiğimiz yanlışlara” dikkat çekmek olduğunu da hatırlatmak isteriz.
Açlık hakikat noktasında bakıldığında günümüzün en az 23 saatlik dilimini oluşturması gereken hâlin adıdır. Sünnete göre iki öğün tüketen herhangi bir Müslüman en fazla beslenmeye 30-60 dakikasını ayırması gerekir. Bunun anlamı kalan vakitlerde mideye herhangi bir gıda göndererek meşgul etmemek demektir. “Bütün dikkatler beslenmeye yönelmediği sürece, her çeşit tedavi yöntemi ve terapiler başarısız kalacaktır.” 3 ifadesi temel bir kaide olarak karşımıza çıkar.
Nereden başladığımız önemli. Ne yiyelim, ne içelim derdine düşmeden önce yapmamız gerekenler var. Gün içinde iki öğünden fazla yemeyelim ve en az 23 saat açlık çekerek az tüketim mantığını hayatımızın prensibi yapmamız icap ediyor.
Nefse hoş gelmediğinin ve diyetisyenlerin “az ve sık yiyin!” tavsiyelerine zıt olduğunun farkındayız. Dünya ve ahiret imtihanlarını kazanabilmek için açlığın ne büyük bir nimet olduğunu anlamaya ve yaşamaya mecburuz.