"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

100. yılında Cumhuriyetin hali

Cevher İLHAN
31 Ekim 2023, Salı
Cumhuriyetin 100. yılında en çok dikkati çeken çarpıtmalardan biri de tıpkı “az zamanda çok işler yaptık” söylemine benzer şekilde Cumhurbaşkanı’nın “son 20 yılda önceki 80 yıldan daha fazla hizmet ettik” tekerlemesiyle demokrasinin de kat kat geliştiği iddiası oldu.

Oysa son yirmi yıldır AB İlerleme raporlarındaki uyarı ve çağrılara rağmen sırf yeniden seçilmek hesâbına 16 Nisan 2017’de “Allah’ın bir lütfu” olarak gördükleri “15 Temmuz tertibi”yle OHAL altında devletin bütün imkân ve araçlarının tepe tepe kullanılmasıyla dayatılan “tek kişilik rejim”de demokratikleşmede, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in hâkimiyetinde, hukukun üstünlüğünde kat kat geriye gidildiği ortada.

Uluslararası kurumların ölçümleriyle, “demokrasinin kat kat gelişmesi” bir yana, Türkiye “hibrit demokrasili otoriter rejimler” sırasına düşmüş.

YARGI SİYASETİN SOPARI

“Ucûbe sistem”de “millet egemenliğinin kayıtsız - şartsız temsilcisi” Meclis’in bütçe ve kanun yapma yetkisi gasbedilip denetim işlevi ortadan kaldırılırken, Adalet eski bakanlarının, Meclis ve yüksek yargı organları başkan ve temsilcilerinin ikrarıyla yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı yok edilmiş. Yargıya güven sıfırlanmış. “Hukuk, siyasetin sopası haline getirilmiş”, yargı “tek kişilik hükûmet”in denetimine sokulmuş.

Son yirmi yılda temel hak ve hürriyetlerde, adâlet ve yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığında daha da geriye gidilmiş. Türkiye’nin uymayı taahhüd ettiği AİHM ile Anayasaya göre yürütme, yasama ve yargı organlarıyla idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayan Anayasa Mahkemesi kararları bizzat Cumhurbaşkanı’nın “tâlimatları”yla yerel mahkemelerce kaale alınmadı, alınmıyor; tam bir hukuksuzluk hükümfermâ olmuş.

“Demokratikleşme”ye dair verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmiyor. AKP’li Meclis eski Başkanı’nın “Çok güzel saraylar yaptık ama adaleti sağlayamadık” itirafıyla yine “yandaşlar”a peşkeş çekilen kayırmalı ihalelerle mahkeme binaları yapıldı, lâkin adâlet dağıtılamadı. Dışişleri’nin ve diplomasinin dışlandığı “dış politika”dan eğitime, sağlıktan sanayiye, tarımdan turizme, sağlıktan sanayiye her alanda vaadlerin kat kat gerisinde kalındı.

Tek imzalı “kanun hükmünde kararnâmeler”le “sistem” bütünüyle “tek şahıs”ın emrindeki dar, liyakatsiz, “partizan” yetersizlerin beceriksizliğine bırakıldı. Millete vaad edilen her alandaki “hedefler”in fersah fersah gerisinde kalınarak tümü fiyasko çıktı.

“ANÛDANE PARTİCİLİK”, “GARAZKÂRÂNE TARAFGİRLİK”LE…

Bu arada, OHAL KHK’leriyle zulme varan, adâlet ve hakkaniyetten yoksun ideolojik körlükle saçılan “zehirli nefret dili”yle, “şeytanı melek, meleği şeytan yapan” ve “menfaat üzerine dönen canavar siyaset”in “anûdane particilik” ve “garazkârâne tarafgirlik”li “menfi siyaset”le toplumu kamplaştırıp kutuplaştırma, vatandaşları ayrıştırma, milletin birlik ve bütünlüğünü tahrip, dinin siyasette insafsızca istismarı, dinî değerlerin basit politik rantlar uğruna hoyratça suiistimali tam gaz devam etti, ediyor…

Tek adam rejiminin 100. yılda memleketi getirdiği yer burası.

Okunma Sayısı: 585
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı