"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tehditlere, şantajlara teşne!

Cevher İLHAN
20 Haziran 2025, Cuma
İsrail’in İran’a saldırıyla asimetrik savaş fitnesini ateşleyen Netanyahu’ya yine “katil, zâlim” tepkisini gösteren Ankara’dakilerin, saldırıya her türlü askerî ve lojistik desteği veren soykırım destekçisi Trump’a sessiz kalmaları dikkat çekici.

İsrail’in binlerce ton bombayla yıkıp yakarak 100 bin Filistinliyi katlettiği, yüz binlercesini yaraladığı Gazze’de bir ekmek almak için yalın ayak kilometrelerce yürüyüp toplanan çocukların üzerine tepeden ateşle her defasında onlarca - yüzlerce sivili katletmekle yardım noktalarını âdeta bir “ölüm tuzağı”na dönüştürmesi yine kuru kınamalarla savarken, bölgeyi kumarhane ve turizm merkezi yapma emelindeki Trump’a iktidardakilerin en ufak bir tarizde dahi bulunmamaları çarpıcı.

Vakıa şu ki son seçimde bütünüyle Amerika’daki Yahudî lobisinin güdümüne girdiği, Siyonist mihraklarca âdeta “esir” alınan, kabinesinin önemli isimlerini Siyonistlerle Evanjeliklerden atayan Trump’ın soykırıma ve saldırıya arka çıkması sorgulanmıyor.

SOYKIRIM DESTEKÇİSİ TRUMP’A SUSKUNLUK!

Öncelikle İsrail’le onlarca ekonomik, enerji ve savunma sanayii işbirliklerinden bir tekinin dahi “iptali” bir yana “askıya” dahi alınmaması; Azeri petrolünün, silâh sanayiinde kullanılan çeliğin sevkiyle soykırımcılarla ticaretin yüzde bin beş yüz katlanması vahameti sürüyor.

Çarpık olanı, bu konudaki eleştirileri Cumhurbaşkanı partisinin grubunda “Biz bakkal dükkanı işletmiyoruz, devlet yönetiyoruz, sırtımızda yumurta küfesi var” çıkışıyla geçiştirirken, “Eline katlettiği çocukların, bebeklerin kanı sıçramıştır” diye lanetlediği “terörist haydut devlet İsrail”e ve Netanyahu’ya destek veren Trump’a tek kelime sarfetmemesi.

Bu çelişkili çarpıklığa muhalefet sözcülerinin Meclis’te sordukları “Trump’la nasıl bir anlaşma yaptınız; neyin karşılığında, niye susuyorsunuz?” sorularının cevapsız kalması…

Bundandır ki Dışişleri’nin ve diplomasinin dışlanıp tamamen “şahsî ilişkiler”e hapsedilen “dış politika”yla “ABD’nin hasımlarıyla yaptırımlarla mücadelesi (CAATSA)” ile dayattığı “ağır ekonomik yaptırımlar”a mâruz bırakılan Türkiye, Amerika’daki “Halk Bank” ve “Zarrab” davalarında on binlerce dolar ceza kesilmekle karşı karşıya bırakılmış.

Keza 1.5 milyar dolar ödediği ve milyarlarca dolar harcadığı halde F-35 savaş uçakları verilmeyip programından dışlanmış. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesi tavizine rağmen F-16’ların modernize edilmesi vaadi tutulmamış.

“AYAR VERİLEN ÜLKE” DURUMUNA DÜŞÜRÜLMÜŞ!

Bilindiği gibi daha ilk döneminde Trump, Cumhurbaşkanı’na gönderdiği malum “mektup”ta ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde 50 bin TIR dolusu silâh ve mühimmatla 100 bin militanını silâhlandırarak Türkiye’nin dibinde “uydu devlet” kurdurduğu PYD/YPG’yi terör örgütü başı “General Kobani ile görüş, aptal olma, akıllı ol!” salıklı tahkirini savurmuştu.

Yine Cumhurbaşkanı’nın “Ben bu makamda olduğu sürece asla serbest kalmayacak!” dediği -casusluktan otuz beş sene hapis cezasıyla yargılanan- Amerikalı rahip Brunson’un serbest bırakılması için “Ekonominizi mahvederim!” tehdidinde bulunmuştu.

Bundandır ki Trump’ın imzaladığı “Cumhurbaşkanı ile ailesinin Amerika ve yurtdışındaki mal varlığının araştırılması” şantajı ile karşı karşıya kaldığı kaydediliyor. Siyasî rakibi İBB Başkanı İmamoğlu’na 19 Mart operasyonunda “icazet ve izin aldığı” Trump’a karşı elinin kolunun bağlanması komplosuyla karşı karşıya kaldığı tesbitleri yapılıyor. 

Bu yüzden “otoriter rejim”de Saray iktidarının İran’a karşı İsrail’e istihbarat sağlayan Amerikan Kürecik Radar Üssü’nün kapatılması ya da -merhum Demirel’in kapattığı- İncirlik Üssü’nün Amerikalılara ait kısmının kapatılması bir yana, muhalefete karşı siyasî operasyonlarda desteğini aldığı Trump’a en ufak bir itirazda dahi bulunulamadığı belirtiliyor.

Neticede Türkiye “bölgede oyun kurucu” ve “ayar veren ülke” propagandasının aksine “tek kişilik hükûmet”te emperyal ecnebilerin oyunuyla “üzerinde oyun kurulan” ve “ayar verilen” ülke durumuna düşürülmüş.

Bediüzzaman’ın beyanıyla, “Her tarafa çevrilmeye müstaid [açık] ince bir tel” zâfiyetindeki “rey-i vâhid-i istibdadın [tek şahıs otoriterliğin]” kırılgan “dış politikası”yla ülke tehditlere, şantajlara teşne hale getirilmiş...

Asıl vahamet bu.

Okunma Sayısı: 339
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı