Tartışmalarda, özellikle “28 Şubat aktörleri”nin, “süreç”te kendilerini “darbeden ve demokrasiye müdahale”den menedip “istifa ettirenleri” suçlamalarına karşı, belgelerle gerçekler ortaya çıkıyor.
Halk nezdinde insafsız isnad ve propagandalarla medyatik manipülasyonlarla yapılan çarpıtmalardan biri, 28 Şubat 1997’deki Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında olup bitenler…
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in daha önce haksız ithamlara, “28 Şubat günkü MGK toplantısı tutanaklarının açıklanmasına hiçbir itirazım olmaz. Eğer açıklanırsa o zaman orada neler konuşulduğu ve nasıl karar alındığı, kimin ne söylediği ortaya çıkar, açıklığa kavuşur. Orada alınan kararların altında herkesin imzası vardır. Tutanaklarda bu da anlaşılır” sözleri, sürecin içyüzünün açıklığa kavuşturulması hakkında fevkalâde önemli bir belge. (Fikret Bila, Milliyet, 8.1.13; Sözcü,14.1.13)
“28 Şubat”ın mâhiyetinin anlaşılması için” sözkonusu MGK toplantısı tutanaklarının açıklanmasını çağrısını daha sonra da yinelen Demirel’in hakkındaki “28 Şubat’ın mimarı” saptırmalarına karşı özel sohbetlerde de, “MGK tutanakları açıklansın, benim neyin mimarı olduğum ortaya çıkacak; darbenin mimarlığını mı yapmışım, yoksa darbeyi önleyerek demokrasinin mimarı mıyım ortaya çıkacak” diye cevap veriyor.
MGK görüşmelerinin ve tutanaklarının “gizli” olması hakkında ise, “Hangi yolla yasaklanmışsa aynı yolla yasal engel ve ‘gizlilik’ kaldırılabilir” diye konuşuyor. Bütün çarpıtmalara rağmen, hâlâ kamuoyunun bilmediği derin gerginliklere ve sıkıntılara karşı, hükûmetin korunup Meclis’in açık tutulması ve ardından seçim imkânının sağlanmasında, kritik dönemin atlatılmasındaki çaba ve rolü ortaya koyuyor.

“28 ŞUBAT”IN İÇYÜZÜ; “14 MART GENELGESİ”NDE
Esasen sözkonusu süreçte Cumhurbaşkanı olarak devletin en üst makamında bulunan Demirel’in, daha evvel (7 Haziran 2012’de) Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na açıkladıkları, 27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, 12 Mart’tan 28 Şubat’a, darbelerin ve darbelere teşebbüs ve ortam hazırlama vetirelerinin içyüzüne dair önemli ipuçlarını veriyor.
Süreci, “28 Şubat’ dediğiniz hadisenin üç veçhesi var. Birinci veçhe, 28 Şubat öncesi ülkede meydana gelen gerginlik. İkinci veçhe, 28 Şubat Günü Millî Güvenlik Kurulunun aldığı kararlar. Üçüncü veçhe, bu kararlarda üç ay on sekiz gün sonra Sayın Erbakan’ın istifası ve o istifadan sonra meydana çıkan tartışmalar” olarak özetleyen Demirel’in, çokça sözü edilen “28 Şubat kararları”nın sözkonusu MGK’da başta Başbakan olmak üzere o günkü hükûmetin açıkça imzaladığını, okunan raporlardan ve tartışma tutanaklarından aktarması, bunlardan biri.
Ancak en çarpıcısı, “28 Şubat kararları”nın Bakanlar Kurulu’nda ele alınarak “28 Şubat”tan iki hafta sonra Hükûmet Başkanı’nın imzasıyla 14 Mart 1997 tarihinde bütün bakanlıklara, devlet teşkilâtına tamim edilmesini, Cumhurbaşkanına “bilgi” için Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne gönderilen genelgenin en bâriz delil olması. (Süleyman Demirel, Darbe Tutanakları, 86-97)
Demirel’in de Komisyona sözkonusu “belge”yle açıkladığı gibi, “Başbakanlık”tan “Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği”ne yazılan, “gizli” ve “kişiye özel” damgalı 14.03.1997 tarihli 01-51/01704 sayılı “Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan” imzalı yazı, Başbakan’ın “MGK kararları”nın uygulanması için gereğinin yapılması tâlimatını veriyor.
“MGK basın bildirisi” ile “MGK kararları ve eki”nin eklendiğinin belirtildiği yazının “gereği” için “Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılarına, Devlet Bakanlıklarına ve Bakanlıklara” dağıtılan “genelge”nin ibâresi aynen şöyle:
“28/2/1997 tarihli Millî Güvenlik Kurulu kararlarının 13 Mart 1997 günlü Bakanlar Kurulunda öncelikle müzâkere edildiği malumlarınızdır. Bu müzâkerede irticayla etkin bir şekilde mücadele kararı mucibince Millî Güvenlik Kurulunun Bakanlar Kurulumuza bildirdiği hususların bir kopyası ilişikte bilgilerinize sunulmuştur. Bu konuların önemle dikkate alınarak Anayasa’mızın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olması temel ilkeleri çerçevesinde bakanlığınızı ilgilendiren konularda konuyla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli tedbirlerin dikkat ve ihtimamla alınması, mali destek ve yasa değişikliğine ihtiyaç gösteren tedbirler varsa, bunlar hakkında da Bakanlar Kurulunca gereğinin yerine getirilebilmesi için Başbakanlığa bilgi verilmesini rica ederim.”

GERÇEKLER, RESMÎ VE GERÇEK BELGELERDE
“Genelge”de de görüldüğü gibi, öteden beri bazı çevrelerin iddialarının tam tersine, “28 Şubat kararları” evvela uygulanması için Bakanlar Kurulu’nda müzâkere edilmiş. Daha da garibi “yazı”da da belirtildiği gibi, “irticayla etkin bir şekilde mücadele kararı mucibince” MGK’nin Bakanlar Kuruluna bildirdiği tedbirlerin gereğinin yerine getirilmesi ve Başbakanlığa bilgi verilmesi rica edilmiş.
Hatta bu kararların “kısa-orta-uzun vadede” tahakkuku için “mali destek” ve “yasa değişikliği”nin bildirilmesi istenerek, dikkat ve ihtimamla gereğinin yerine getirilmesi resmen istenmiş…
Özetle “28 Şubat belgeleri” gün yüzüne çıkarıldıkça, “28 Şubat gerçekleri” aydınlandıkça, yaman çelişkilerle ve dehşet çarpıtmalarla “süreci dayatan aktörler”le, “sürec”i ehvenleştirerek geçiştirip “tasfiye ettirenleri” insafsız isnadlarla aynı kefeye koyan medyatik yanıltmalar deşifre edildikçe, olayların üzerindeki sis perdesi kalkıyor…
Resmî ve gerçek belgelerle gerçekler geç de olsa tebârüz ediyor…