"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İnfaz yasası” âdil ve insaflı olmalı…

Cevher İLHAN
10 Nisan 2020, Cuma
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin “dünyada hak ihlâli yapan ikinci ülke olduğunu bildirirken, “yargı reformu”yla “ifade özgürlüğünü, haberi, eleştiriyi, yorumu ‘suç’ olmaktan çıkarma” sözü veren iktidar, ne yazık ki düşünceyi ifâdeyi “suç” sayıp cezâlandıran “infaz yasası”nı apar topar Meclis’ten geçirme peşinde.

Tesbit şu ki Türkiye’de halen 80 bin uyuşturucu, 45 bin hırsızlık, 37 bin terör, 32 bin cinayet, 32 bin yaralama, 27 bin gasp, 22 bin cinsel suç, 3 bin mala zarar, 3 bin dolandırıcılık, 3 bin de organize suç örgütü suçlarından hükümlü ve tutuklu bulunuyor. On kişinin kalabileceği yerde yirmi beş mahkûm ve tutuklunun kaldığı ceza ve tutukevlerine 300 binden fazla insan yığılmış.

Ve bu haliyle yasa teklifi, on sekiz yıllık AKP iktidarında suç ve suçlu üreten yanlış politikalarla kapasitesinin çok üstünde yüzde 120 oranında dolup taşan, mahkûmların ve tutukluların ancak nöbetleşe uyuduğu cezaevlerini biraz boşaltmanın ötesine geçmiyor. 

DÜŞÜNCEYİ İFÂDE YİNE “SUÇ” SAYILIYOR…

Kapalı cezaevlerindeki mahkûmları açık cezaevlerine alan “tasarı” ile muhalefetin ve hukuk çevrelerinin bütün çağrılarına rağmen, dolandırıcılık, hırsızlık, darp, gasp, rüşvet, taksirli katl, uyuşturucu, çete - mafya suçu mahkûmları tahliye edilirken, düşüncelerini yazan, iktidarı ya da yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı’nı eleştiren bir tweet atan, görüşlerini açıklayan gazeteciler, yazarlar, hukukçular, akademisyenler, insan hakları aktivistleri, siyasetçiler hapiste tutuluyor. 

Yolsuzluk yapan, devleti soyan, rüşvet alıp veren, cinâyet işleyen serbest bırakılırken, sözkonusu rüşveti haber yapanları içeride tutan; “terör propagandası” ve “teröre destek” saptırmasıyla  gazeteciyi hapiste tutacak bir “infaz” düzenleniyor!

Meselâ rüşvetten altı yıl ceza alan çıkıyor; ama rüşvet haberi yapan gazeteci çıkamıyor. Üç yılın altında ceza alan bütün suçlular cezaevinden salıverilirken, zaten en fazla üç yıl ceza alacak düşünce ve ifade suçluları içeride bırakılıyor. Yine “yasa” ile “cumhurbaşkanına hakaret”e dair TCK 299’dan en az beş bin kişiyi dört ay - yedi ay arasında cezaevine sokacak emrivakiler hazırlanıyor. 

Eline silâh alan, polise - askere silâh sıkan, kendine emânet edilen silâhı halka karşı kullanan, bomba atan, terör eylemi yapan ve teröre karışan - bulaşanlar elbette “infaz yasası”ndan yararlanmamalı. Ancak “düşünce suçu” adı altında, en ufak bir şiddete ve eyleme karışmamış insanlar terörist olarak lanse edilip “infaz yasası” dışında tutuluyor. 

İddianamesi olmayan, 2.5 - 3.5 yıldır cezaevinde olan, aralarında on binlerce kadının, yaşlıların, binlerce çocuğun, yüzlerce bebeğin, beş yüzü ağır olmak üzere binden fazla hastanın bulunduğu 60 binden fazla tutuklunun tutukluluğunun sürdürülmesinde diretiliyor. 

“WHATSAPP VE TWİTTER SOHBETLERİ” DE CEZALANDIRILACAK

Özetle, muhalefet “suç” addediliyor. Doğru “terör tanımı” yapılmadığından “terör propagandası” ve “teröre destek suçları” paravanında düşünce ve ifade “suçluları”nı içeri atacak çarpıklığa gidiliyor.  

Buna göre, meselâ 301 madencinin can verdiği başta Soma fâciası olmak üzere onlarca işçinin vefat ettiği Ermenek, Çorlu benzeri mâden cinâyetinde gerekli tedbiri almayanlar, Çorlu ve Ankara tren kazalarında ihmalleri görülen sorumlular tahliye ediliyor. 

Dahası sosyal medya mecralarını kontrol eden, vatandaşların aralarında yaptıkları WhatsApp ve Twitter sohbetlerini, özel paylaşımları da “suç” sayıp cezâlandıran garabetler ekleniyor! 

Neticede, iktidar partisi Meclis’te muhalefetin hiçbir olumlu önerisine yanaşmıyor; Saray’dan aldığı tâlimatla adâletten yoksun “yasa taslağı”nı yine alelâcele geçirme peşinde. 

Oysa öncelikle düşünceyi ifâdenin “suç” olmaktan çıkarılması; en azından düşünceyi ifadeden hüküm giyenlerin; henüz yargılanmamış, cezası kesinleşmemiş, ne ile suçlandığını bile bilmeyen tutukluların hiçbir ayrıma tabi tutulmadan adli kontrol sistemi ile de olsa bırakılması

İktidar, toplumdaki kutuplaşma ve kamplaşmayı sona erdirmek için bu yasayı fırsata çevirmeli. Kamu vicdanını tatmin edecek âdil, vicdanlı, insaflı bir “infaz yasası”na dönüştürmeli.

Okunma Sayısı: 4147
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • uğur

    10.4.2020 21:30:31

    Bu yasanın altında imzası olanlar ve bu yasaya evet diyenler sizi hiç unutmayacağız unutturmayacağız. Bu ülke ve millet sizi unutmamalı ki, siz ve sizin soyunuzdan gelen herhangi birine bu ülkede bir daha böyle bir fırsat vermesin. Allah (cc) hepimizi bu tür insanlardan korusun.

  • Veli kılıç

    10.4.2020 16:40:06

    İddianamesi olmayan, 2.5 - 3.5 yıldır cezaevinde olan, aralarında on binlerce kadının, yaşlıların, binlerce çocuğun, yüzlerce bebeğin, beş yüzü ağır olmak üzere binden fazla hastanın bulunduğu 60 binden fazla tutuklunun tutukluluğunun sürdürülmesinde diretiliyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı