Bilindiği gibi AKP iktidarında öncelikle Anayasa’nın 160. maddesinin “merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idâreleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını, hesap ve işlemlerini TBMM adına denetleme” göreviyle yükümlü kıldığı Sayıştay’ın denetim işlevi kısıtlandı.
“Torba kanun”a yerleştirilerek apar topar gece yarısı operasyonlarıyla Meclis’ten geçirilen değişikliklerle Sayıştay’ın denetim yetkisi daha da kısıtlanarak kanuna uygunluk bakımından denetleyemeyecek hale getirildi.
Sayıştay, kamu idarelerinin hesap ve işlemlerinin gerekliliğine, ölçülülüğüne, etkililiğine, ekonomikliğine, verimliliğine ilişkin denetim raporu düzenlemeyecek konuma düşürüldü. Malî denetim yetkisi ve denetimlerde elde ettiği bulguları direkt olarak rapora dönüştürme yetkisi budandı.
Bu “yasal operasyon”la o dönemde evvela Karadeniz Sahil Yolu, Deriner Barajı ve hafif raylı sistemler gibi çok önemli ihale dosyalarının aralarında bulunduğu 73 tezkere, “eski tarihli olduğu” ve “güncelliğini yitirdiği” gerekçesiyle gündemden kaldırılıp denetim dışına çıkarıldı. Peşinden kamu kurum ve kuruluşlarına ait 132 raporu Meclis’e göndermeyip denetimden kaçırıldı. Bütçeler, Sayıştay raporları ve Kesin Hesap komisyonu olmadan görüşüldü.
Kısacası, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in “bütçe yapma” hakkı ve yetkisi alındığı gibi, Sayıştay’ın TBMM adına yaptığı “denetim hakkı” gasbedildi. Hükûmet yaptığı harcamaların hesabını Meclis’e vermedi, vermiyor…
“KAMU HARCAMALARI GİZLENİYOR”
Ne var ki AKP iktidarı bununla yetinmiyor. 2021 bütçesi öncesi yine yeterince tartışılmadan Saray’dan Parlamentoya dayatılan “yasa teklifi”yle bilhassa devlet garantili ihalelerle ortaya çıkan kamu harcamalarının proje maliyetleri ve bütçe detaylarının bilinmemesi, kamu harcamalarına dair zaten çok zor elde edilen kısıtlı bilgilerin de elde edilememesi amaçlanıyor.
Sayıştay raporlarında ortaya çıkan yolsuzlukların yargıya intikal ettirilmediği vartada, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilerek Genel Kurulunda görüşülecek teklifle, göz göre göre kamu mali denetimi ortadan kaldırılıyor, vatandaşların kamu giderlerini öğrenme hakkı ellerinden alınıyor.
Bu konuda, Anamuhalefet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Bülent Kuşoğlu’nun, “Mevcut iktidar tarafından getirilmeye çalışılan bu düzenleme ‘Fonsiyonel Esaslı Bütçe’ yapısından iktidarın mazrufu gizlemek adına ortaya koydukları zarftan öte olmayan ‘Performans Esaslı Bütçe’ye geçilmesiyle bütçe hakkı, yurttaşlarımızın vergilerinin nerelere gittiğini bilme hakkı ortadan kaldırılıyor. Ekonominin demokrasiye ihtiyacı vardır. Ekonomide demokrasi ortadan kaldırılıyor. İktidar, hazine garantili harcamaların kamuoyunda konuşulmasından rahatsızlık duyuyor, yurttaşın bilgisinden saklıyor ve Hazine garantili harcamaları ‘garantiye alıyor.’ ‘Kamu Maliyesinin Anayasası’ olarak ifade edebileceğim şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlilik ilkeleri ihlâl ediliyor’’ uyarısı dikkat çekici. (gazeteler, 14.10.20)
Kuşoğlu bu emrivakinin “vatandaşların ve Meclis’in irâdesine ipotek koymak olduğunu” belirtip, “zammı millete ‘güncelleme’ olarak sunan siyasi iktidarın “Performans Esaslı Bütçe” diye ekonomi literatüründe olmayan bir kavramla gerçekleri gizlendiğini nazara veriyor. “Yurttaşlarımız bilmelidir ki, ‘fonksiyonel sınıflandırma’ yoksa harcamaların nereye yapıldığı, ne kadar verimli olduğu kıyaslanamaz, anlaşılamaz. Mesela şehir hastanelerine, yol ve köprü geçişlerine ne kadar garanti verildiği, ne kadar garanti ödemelerinin yapıldığı artık tesbit edilemez” diyor.
“HESAP VEREBİLİRLİK ORTADAN KALDIRILIYOR”
Özetle, yürütme erkinin bir kişiden oluştuğu, bakanların, müsteşarların bile yetkilerine sahip olmayıp “genel sekreter” durumuna düşürüldüğü “tek kişilik sistem”de, AKP’nin yeni yasa teklifiyle bütçe hakkı, şeffaflık, hesap verebilirlik, mali saydamlık ortadan kaldırılırken, Meclis daha da işlevsiz hale getirilerek denetim yetkisi yok ediliyor.
Meclis’i devre dışı bırakan, demokrasinin olmazsa olmazı olan devlet denetimini ıskartaya çıkan
oldubittilerle haksızlık ve hukuksuzluklar üzerinden provokatif politikalara girişiliyor.