Bütün kamuoyu araştırmalarında “millet ittifakı”nın daha fazla milletvekili çıkarması ve ortak adayının önde olması “iktidar cephesi”nde tam bir endişe ve şaşkınlıkla tehevvüre yol açmış,
Bundandır ki gün geçmiyor ki hiçbir demokratik kurala sığmayan, bölücü, kamplaştırıp kutuplaştırıcı, dinî değerleri ve sembolleri tepe tepe kullanan yakıştırmalarda bulunmaktalar.
Adalet Bakanı Bozdağ’ın seçim gecesi kutlamasına dair skandal çıkışı bunlardan biri. Bozdağ’ın “14 Mayıs’ın akşamı ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabbine hamdedenler olacak” diye milyonlarca “millet ittifakı”na oy veren seçmeni peşinen “şampanya patlatmak”la suçlayıp dini ve kutsalları vıcık vıcık istimali, dini sadece partisine inhisarla istismar eden “din nâmına siyaset”in ve çirkinleşen “menfi siyaset”in içine düştüğü vahim vartayı bir defa daha ele veriyor.
Buna göre, Bakan’ın yazar Taha Akyol’un ifadesiyle “muhalefetteki milyonlarca vatandaşın inancına saldırı”da bulunurken, “millet ittifakı” partilerine ve ortak adayına oy veren vatandaşları “temiz alınlarını secdeye koymamak”la ithamı, dini siyasi rantta suiistimal eden siyasetin ne denli çirkinleştiğini ortaya koyuyor.
Halbuki Bakan’ın isnadının aksine seçim gecesi “temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabbine hamdedecek” milyonlar, siyasi iktidarın dayattığı zulüm ve haksızlıktan kurtulma duâlarının kabulünü bekliyor…
İKRAR
''Mülâkatı kaldırma'' samimiyet(sizliğ)i…
Milletin aklıyla âdeta alay eden, olmayan bir şeyi olmuş gibi gösteren ve “tehditlerle, korkularla, hilelerle efkâr-ı ammeyi belli bir mecraya çevirtmeye” çalışan çarpıklıklardan biri de Cumhurbaşkanı’nın işe alımlarda hoyratça kullanılan “mülâkatın kaldırılacağı” garip vaadini vermesi.
Sanki yirmi bir senedir muhalefet ülkeyi yönetiyormuş gibi torpil ve kayırmayla liyâkati âdeta cezâlandıran iktidardakilerin yağ gibi suyun üstüne çıkarak “mülâkatı kaldıracağım” demeleri şu sorular sorduruyor: Şimdiye kadar mülakatı kaldırmak için siyasi iktidara kim engel oldu? Yirmi bir yıldır bütün ikazlara rağmen sınavlarda 82 puan alanların dışlanıp 52 puan alanların işe alımlardaki partizanlıkla işe alımlarda yapılan haksızlıklar ve hukuksuzluklar nasıl telâfi edilecek? Milyonlarca gencin hakkının gaspının, vatandaşların mağduriyetinin bir bedeli olmayacak mı?
Aslında en üst düzeyde “mülâkatı kaldıracağız” derken el altından yine partili yandaşların liyâkata ve aldıkları puana bakılmadan harıl harıl işe alınmaları, iktidardakilerin “mülâkatı kaldırma” vaadlerindeki samimiyet(sizliğ)ni ifşa ediyor…
KISACA
“Soğan alamıyorsanız TOGG verelim!”
Siyaset zıvanadan çıkmış; kaybettiğini gören iktidardakilerden her gün yeni tuhaflıklar sergileniyor. Daha önce kilosu 300 lirayı bulan et fiyatlarının “koyun etinin kokması”na fatura edip “dana eti yerine koyun eti”ni öneren Maliye ve Hazine Bakanı, özellikle gıdadaki fahiş fiyatlara bakmadan “ekonomimiz büyüdüğü için, istihdam arttığı için hayal kırıklığına uğradılar” diye muhalefete yüklenip soğan fiyatlarıyla istihza etmesi dikkatleri çekti.
Gıda fiyatlarının yüzde 300-400 zamlanmasını “teğet” geçerek, sanki (daha şimdiden) 1 milyon 200 bin liraya satılan herkesin alabildiği bir araçmış gibi “soğan alamıyorsanız TOGG verelim!” diye âdeta alaya alıyor. Ucuz soğan üretemezken pahalı toplama TOGG’la övünüyor.
HAFTANIN SÖZÜ
“Türkiye’deki demokrasi açığı gelir açığına dönüşmüş. Çarpık düzende milletin aleyhine milyonlarca vatandaşa her gün vergi konuluyor, ama ‘beşli çete’nin vergi borçları siliniyor. ‘Hakkınızı helâl edin’ demekle sorumluluktan kurtulamazsınız…”
Gültekin Uysal, DP Genel Başkanı